Bravo Cem Avşar
Türkiye siyasetinin bu en çalkantılı döneminde, her adımın bir hesap, her sözün bir strateji olarak okunduğu bir ortamda, Cem Avşar’ın DEVA Partisi’nden istifa ederek CHP saflarına katılma kararı, sıradan bir siyasi transferin çok ötesinde bir anlam taşıyor. Bu hamle, siyasetin “vekâlet”ten ziyade “vefa” ile, “taktik”ten ziyade “tutarlılık” ile şekillenebileceğine dair güçlü bir mesaj niteliğinde olduğunu gösteriyor. Bu yazı, Adalet ve Kalkınma Partisi ile iş tutabilecekken, tüm varlığıyla mağdur edilen CHP’nin yanında yer alan Cem Avşar’ın duruşunu anlatsa da, siyaset sahnesindeki herkese çok büyük bir ders niteliğindedir.
İdeolojik Sağlamlık: Değişmeyen Değerlerin Sesi
Ali Babacan’ın liderliğindeki DEVA Partisi’nin, kuruluş felsefesinden uzaklaşarak AK Parti ile flörtleşmeye başladığı bir dönemde, Cem Avşar’ın tutumu, ideolojik bir sağlamlığın timsali olmuştur. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek ile samimi pozlar üzerinden kurulan diyalog, bir “uzlaşı” değil, temel ilkelerde bir “erozyon” olarak okunurken, Avşar, muhalefetin asli görevinin iktidarın yanına yaklaşmak değil, alternatif olmak olduğunu hatırlatıyor. Onun CHP’ye geçişi, “muhalefet muhalefet olarak kalmalıdır” şeklinde özetlenebilecek ideolojik bir duruşun somut ifadesidir.
Siyasi Feraset: Tarihin Doğru Tarafında Yer Almak
Avşar’ın hamlesi, derin bir siyasi ferasetin ürünüdür. DEVA ve Gelecek Partileri gibi yapıların, AK Parti ile olası ittifak arayışlarına girdiği bir süreçte, o, tarihin asıl kazanacak olan tarafını doğru okumuştur: Halktan yana, emekten yana, haklıdan yana olan tarafı. CHP listelerinden seçilmiş bir ismin, partisinden istifa edip CHP’ye katılması, siyasetteki en yüksek “vefa” örneklerinden biridir. Bu, sadece bir partiye değil, kendisini temsil etme fırsatı veren seçmenin iradesine ve demokratik mekanizmalara duyulan bir sadakattir.
İnsani Onur: Haksızlığa Uğrayanlarla Dayanışma
Cem Avşar’ın bu kararının altında yatan bir diğer temel saik, insani bir onur ve dayanışma refleksidir. CHP’nin, özellikle belediye başkanları ve yerel yöneticiler üzerinden yoğun bir siyasi operasyona maruz kaldığı bir dönemde, Avşar’ın “haksızlığa uğrayan CHP’liler” ile dayanışma içine girmesi, siyasetin soğuk yüzüne insani sıcaklık getiren bir harekettir. Bu, onun sadece bir “siyasetçi” değil, aynı zamanda “dürüst bir yurttaş” olduğunun da göstergesidir.
“Kurtuluş Yok Tek Başına”: Tarihe Kazınan Bir Slogan
Ve işte o unutulmaz an: Miting meydanlarında yankılanan “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganı… Bu, Cem Avşar’ın çok uzun olmayan siyasi hayatının manifestosu niteliğinde degilse, nedir? DEVA ve Gelecek Partileri’nin AK Parti’ye göz kırptığı, “tek başına kurtuluş” arayışlarına girdiği bir dönemde, bu slogan, kolektif mücadelenin, dayanışmanın ve birlikte direnmenin en yalın, en güçlü ifadesidir. Tarih, bu sözü, Türkiye’nin bu zor dönemecinde kenara çekilmeyi reddeden, birlik olmanın erdemine inananların sesi olarak kaydedecektir. Ve Cem Avşar hiçbir şahsi beklentisi olmamasına rağmen CHP’nin mitinglerinde bu slogana ortak olarak tarih sahnesindeki yerini çoktan almıştır.
Tarih, Direnenlerin ve Haklıdan Yana Olanların Olacaktır
Cem Avşar’ın bu iki farklı eğilim karşısındaki tercihi, bize şunu bir kez daha hatırlatıyor: Siyaset, güç ve makam değil, onur ve ilkeler üzerine inşa edilmelidir. Kısa vadeli taktiksel kazanımlar, uzun vadede tarihin çöplüğüne atılırken; direniş, vefa, dayanışma ve haklıdan yana olmak, tarihin en güzel sayfalarında yerini alacaktır.
Tarih, her zaman galipleri yazmaz. Asıl, zaferi kazananların kim olduğunu yazar. Ve o kazananlar, bugün Cem Avşar’ın temsil ettiği gibi, direnenler, ilkelerinden ödün vermeyenler, haksızlığa boyun eğmeyenler ve “ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyebilenler olacaktır. Bu yolda attığı her adım, söylediği her söz, onu siyasetimizin en saygın ve unutulmaz figürlerinden biri yapmaya yetecektir.
Dipnot: Trakya Politik Haklı Çıktı!
2023 Genel Seçimleri öncesinde Avşar hakkında Trakya Politik’in yaptığı siyasi analizler, kendisinin CHP ile hiçbir doku uyuşmazlığı olmadığı, tam tersine bazı CHP’lilerden çok daha önde olduğu yönündeydi.
“Trakyalı Demirtaş”a Açık Mektup niteliğindeki yazının üzerinden iki buçuk yıl geçti. Cem Avşar’ın CHP mitinglerinde en solda söylemleri dillendirmesi bizim için sürpriz değil. İşin tuhaf tarafı Bahçeli’nin Öcalan için “Kurucu Önder” demesinin hayatını ülkücü harekete adamış olanlar için sürpriz olmaması…
Siyaseti şahsi çıkar için yapanlarla, halkın çıkarları için yapanların açıkça ortaya çıkacağı bir sürecin tam ortasındayız. Ya iyi insanlar kazanacak ya da örgütlü kötülük.
Trakya Politik bu aşamada örgütlü kötülüğe karşı taraf olmaya devam ediyor. Cem Avşar yüzümüzü yere düşürmezken, AKP’ye (veya onun düzenine) yanlamaya çalışan CHP’den seçilmiş belediye başkanlarını da teşhir etmek boynumuzun borcu olarak orta yerde duruyor.