Bağımsız gazeteci ve belgeselci Hakan Tosun, 10 Ekim 2025 akşamı İstanbul Esenyurt’ta uğradığı saldırıda ağır yaralandı. Başına yönelik çoklu darbe aldığı belirlenen Tosun, kaldırıldığı Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı ve 13/14 Ekim’de yaşamını yitirdi.

Kamera Kayıtlarının Gösterdikleri

Güvenlik kamerası görüntülerinde motosikletli iki kişinin Tosun’a aniden yaklaştığı, yere düşürdükten sonra baş bölgesine art arda tekmeler savurduğu ve hızla uzaklaştığı görülüyor. Saldırının kısa sürede ölümcül hasar verme amacı taşıdığı değerlendiriliyor.

Soruşturmanın Seyri Ne Aşamada?

Olayla ilgili iki şüpheli gözaltına alınıp tutuklandı. Savcılık ve emniyet birimleri kamera kayıtlarının öncesi-sonrası zincirini topluyor, motosikletin güzergâhını çözümlüyor ve telefon trafiği ile konum verilerini inceliyor. Adli tıp raporunun darbe sayısı, oluş mekanizması ve olası ayakkabı tabanı izlerini netleştirmesi; iddianamenin ise “kasten öldürme” nitelendirmesiyle birlikte olası azmettirme bağlantılarına ışık tutması bekleniyor.

Birilerinin Kirli Çarkına Çomak mı Soktu?

Tosun, çevre ve kent hakkı odaklı çalışmalarıyla bilinen bir gazeteciydi. Kaz Dağları, Akbelen, Validebağ, İkizdere ve Cerattepe gibi dosyaları yakından takip etti, belgeseller çekti. Yakın çevresi, görünürlüğü ve üzerinde çalıştığı konular nedeniyle hedef gözetme ihtimalini dillendiriyor. Bu iddia soruşturma makamlarınca henüz doğrulanmış değil.

Tosun’un son yıllarda ürettiği içeriklerin önemli bir bölümü, büyük ölçekli şirketlerin çıkarlarıyla çatışan çevre ve kent dosyalarına odaklanıyordu. Bu nedenle bazı çevreler, sokak ortasında uğradığı ölümcül saldırının “azmettirilmiş” bir şiddet eylemi olabileceğini, saldırganların büyük şirketlerin çıkar ağlarıyla bağlantılı olma ihtimalini ileri sürüyor. Özellikle Hatay ve Samandağ’daki imar, kıyı kullanım hakları ve kamusal alanlar üzerindeki rant tartışmalarını görünür kılan haber ve belgeselleri nedeniyle “susturulmuş olabileceği” iddiası dillendiriliyor. Ancak bu iddialar, şu aşamada resmî makamlarca doğrulanmış değil. Soruşturmanın, olası azmettirme boyutunu da kapsayacak biçimde, şirket-yerel ağ-uygulayıcı hatlarını veri temelli olarak aydınlatması hem kamu yararı hem de basın güvenliği açısından hayati önem taşıyor.

Sokak Ortasında Ölümler ve “Gerçek Failler”

Türkiye’de benzer sokak saldırılarında sık rastlanan bir tablo var: Eylemi gerçekleştiren failler hızla yakalansa bile olayın arkasındaki asıl azmettiriciler çoğu zaman açığa çıkarılamıyor. Hakan Tosun dosyasında da kamu yararına habercilik yapan bir gazeteciye yönelen ölümcül şiddetin yalnızca sahadaki uygulayıcılarla sınırlı kalmaması, olası planlayıcıların ve yönlendiricilerin de delil temelli biçimde ortaya konulması soruşturmanın güvenilirliği açısından hayati önemde.

Cezasızlık Algısını Kırmak Gerekiyor

Basın meslek örgütleri ve sivil toplum, faillerin tüm bağlantılarıyla yargı önüne çıkarılmasını, davanın şeffaf yürütülmesini talep ediyor. Bu dosyada verilecek hukuki ve kurumsal tepki, hem basın özgürlüğü hem de çevre haberciliği yürüten gazetecilerin güvenliği açısından emsal niteliği taşıyor. Cezasızlık algısının kırılması, azmettirme dahil tüm ayakların aydınlatılmasıyla mümkün.

Takip Edilmesi Gereken Başlıklar

• Kamera zincirinin eksiksiz çözülmesi, motosikletin tam güzergâh analizi
• Şüphelilerin telefon/HTS kayıtlarında olası yönlendirme trafiği
• Adli tıp bulgularının kamuoyuna yansıması
• İddianamede azmettirme ve örgütlü yapı ihtimaline ilişkin değerlendirmeler
• Tosun’un son çalışmalarının ve temaslarının soruşturmayla kesişim noktaları

Sonuç

Hakan Tosun’un ölümü kamuoyunun haber alma hakkını doğrudan ilgilendiren bir sınav niteliği taşıyor. Şüphelilerin yakalanması önemli bir adım olsa da asıl belirleyici olan, olası azmettiricilerin ve planlayıcıların da delillerle ortaya çıkarılmasıdır. Gerçek failler bütünüyle aydınlatılmadıkça adalet duygusu yerini bulmayacak. Ailesine, meslektaşlarına ve ekoloji hareketine başsağlığı diliyoruz.

Hakan Tosun kimdir?

Hakan Tosun, 1975’te İstanbul’da doğdu. 1993’te özel radyoların yayına başlamasıyla teknik danışman olarak meslek hayatına adım attı. 1998’den itibaren İzmir’e yerleşerek çeşitli özel televizyon kanallarında haber montaj operatörü olarak çalıştı; 2009’dan sonra ise belgesel yapımcılığına yoğunlaştı. Ekoloji ve toplumsal olaylar üzerine bağımsız yapımlarıyla tanınan Tosun, “Çatılara Doğru”, “Tekel İşçileri”, “Büyük Anadolu Yürüyüşü”, “Dönüşüm (Gentrification)” ve “Validebağ Direnişi” gibi belgesellere imza attı. Bağımsız gazeteci olarak üretimini sürdüren Tosun, aynı zamanda “Doğa ve Kent Aktivizm Documentary” adlı yapım şirketinde yönetmenlik yapıyordu.