Istrancaların kalbine nükleer: Sır perdesi aralandı, itirazlar büyüyor
Kırklareli’nin Vize ile Demirköy ilçeleri arasında, Poliçe Plajı ile Kumçakıl Sahili arasında kalan ve İğneada Longoz Ormanları’na komşu orman-kıyı bandının üçüncü nükleer santral sahası olarak işaretlendiği, bir rüzgâr santrali başvurusunun “nükleer saha ile çakışma” gerekçesiyle reddedilmesiyle ortaya çıktı. Böylece yıllardır kamuoyundan gizlendiği belirtilen nükleer proje alanının yeri somutlaştı.
Haritada görülen tablo
Planlanan alan Vize ilçesine bağlı Kışlacık ve Kıyıköy Güven Mahallesi ile Demirköy’ün Sivriler Köyü üçgeninde yer alıyor. Bölge İstanbul Fatih’e yaklaşık 140 kilometre, Kırklareli merkeze 90 kilometre, Tekirdağ’a 120 kilometre uzaklıkta. Kıyı sınırlarının Poliçe Plajı ile Kumçakıl Sahili arasında kalması bekleniyor.
Longoz’un yanı başında kırılgan ekosistem
İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı, göl, dere, bataklık, subasar orman ve kıyı kumullarının birbirine geçtiği, Avrupa ölçeğinde nadir görülen bir ekosistemdir. Kıyı kumullarında koruma altında türler bulunur, bölgede endemik bitkiler ve deniz çayırları kayıt altındadır. Istrancalar yalnızca Trakya için değil, İstanbul’un hava ve su kaynakları açısından da yaşamsal bir eşik oluşturur.
Hukuki çerçeve ve plan kararları
Söz konusu alan Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası çevre düzeni planlarında orman alanı, tarım arazisi ve içme-kullanma suyu mutlak koruma alanı kararları ile örtüşmektedir. Üst ölçekli planlarda enerji üretim alanı kararı bulunmadığı, tam tersine orman alanlarının mutlak korunması gereken doğal değerler arasında sayıldığı vurgulanır. Trakya’da ağır enerji tesislerine ilişkin geçmiş Danıştay kararları da bölgenin ekolojik taşıma kapasitesine dikkat çeker.
“Enerji ihtiyacı” tartışması
Bakanlık Trakya’da büyük ölçekli baz yük ihtiyacını gerekçe göstererek nükleer seçeneği masada tutmaktadır. Buna karşı çıkan çevre örgütleri ve uzmanlar ise nükleer enerjinin yakıt tedarikinden atık ve söküm süreçlerine kadar dışa bağımlılığı artırdığını, görünmeyen maliyetlerle en pahalı seçeneklerden biri olduğunu, yer seçiminin ise ekolojik ve toplumsal maliyeti daha da büyüttüğünü belirtiyor.
Ekolojik riskler ayrıntılı bakış
Habitat parçalanması: İnşaat ve işletme döneminde orman kapalılığının azalması, subasar ormanlarla kıyı kumulları arasındaki ekolojik koridorların zayıflaması söz konusu olabilir.
Kıyı ve deniz ekosistemleri: Soğutma suyu deşarjları nedeniyle ortaya çıkabilecek termal kirlilik, askıda katı madde artışı ve kimyasal riskler deniz çayırlarını ve kıyı balıkçılığını olumsuz etkileyebilir.
Su havzaları: Mutlak koruma statüsü taşıyan içme suyu havzaları ile mekânsal çakışma, kaza olmasa bile şantiye ve işletmeden kaynaklı sızıntı ve nüfuz risklerini gündeme getirir.
Acil durum senaryoları: Karadeniz’e kıyısı olan bir tesiste ciddi kaza hâlinde yayılımın kontrolü zorlaşır. Sınır aşan etkiler ve bölgesel işbirliği yükümlülükleri ayrıca devreye girer.
Sahadan yükselen itirazlar
Trakya’daki çevre örgütleri, meslek odaları, plancılar ve hukukçular, bölgenin plan kararları ile koruma statülerinin görmezden gelinemeyeceğini belirtiyor. Yerel aktörler, “Trakya’nın nefesi ve suyu” olarak nitelenen Istrancalar ile Longoz’un yanında nükleer tesisin tarım, orman ve balıkçılık üzerinde geri dönülmez etkiler yaratacağını savunuyor. Siyasi partiler ve sivil platformlar, rüzgâr santrali başvurusunun “nükleer saha ile çakışma” gerekçesiyle reddedilmesini, nükleer alanın zımnen ilanı olarak değerlendirip şeffaflık ve katılımcılık çağrısı yapıyor.
Ekonomi, turizm, yerel yaşam
Bölge ekonomisi ormancılık, küçük ölçekli tarım, hayvancılık, balıkçılık ve ekoturizme dayalıdır. Nükleer tesisin ağır inşaat trafiği, kıyı düzenlemeleri ve altyapı baskısı, kırsal yerleşimlerin sosyal dokusunu ve turizm gelirlerini olumsuz etkileyebilir. Longoz odaklı doğa turizminin marka değerinde düşüş, kıyıdaki balıkçılığın zayıflaması ve tarımsal ürün deseninde bozulma, yerel halkın yaşam maliyetlerine de yansıyacaktır.
Politika tercihi mi, ekolojik kumar mı
İğneada Longoz Ormanları’nın yanı başında, Istrancaların kalbinde nükleer santral ısrarı; korunan alanların bütünlüğü, içme suyu havzalarının statüsü, deniz ve kıyı ekosistemlerinin kırılganlığı, yerel ekonomilerin sürdürülebilirliği ve uluslararası çevre yükümlülükleri açısından ağır bir sınamadır.
Bilimsel etütlerin eksiksiz, şeffaf ve kamu denetimine açık yürütülmesi, üst ölçekli plan hiyerarşisine uyum ve etkilenme alanında yaşayanların karar süreçlerine gerçek katılımı sağlanmadıkça, projenin ekolojik ve hukuki meşruiyet kazanması zor görünmektedir.
Başlıca itiraz gerekçeleri kısa özet
- Üst ölçekli planlarda orman, tarım ve içme suyu mutlak koruma statülerine aykırılık
- Longoz, kıyı kumulları ve deniz çayırları gibi yüksek koruma öncelikli habitatlara yakınlık
- Termal kirlilik, kimyasal risk ve kaza senaryolarının Karadeniz üzerindeki olası etkileri
- Tarım, balıkçılık ve ekoturizm gelirlerinde düşüş riski
- Yakıt, işletme, söküm ve atık yönetimi nedeniyle uzun dönemli dışa bağımlılık ve yüksek maliyet