Marmara ve Karadeniz’de Balıkçılığın Çöküş Alarmı
1 Eylül 2025 itibarıyla Balık Avı Sezonu resmen başladı. Ancak denizlerimizdeki tablo, bir bayram değil adeta bir yas havasını andırıyor. Çünkü bilinçsiz ve kontrolsüz avlanma, balık çeşitliliğini tarihe gömme noktasına getiriyor. Kalkan, lüfer, uskumru ve daha niceleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Çinekop diye bir balık yoktur!
Lüfer, Marmara’nın simgesi, İstanbul Boğazı’nın bereketidir. Fakat yıllardır çinekop ve sarıkanat adı altında yavru lüferlerin avlanması, bu değerli türün kökünü kurutuyor. 20–25 cm’ye ulaşmadan sofralara düşen yavru lüferler, bir daha üreme şansı bulamıyor. Bugün balık tezgâhlarında çinekop bolluğu görüyorsak, aslında geleceğin lüferini katlediyoruz.
Trol Ağları Denizleri Kurutuyor
En büyük tehditlerden biri ise trol. Dip trol avcılığı yalnızca hedeflenen balığı değil, denizin tüm canlılarını silip süpürüyor. Karadeniz’de yapılan araştırmalara göre, 26 türden 25’i “yan av” olarak çöpe atılıyor. Yani denizin zenginliği, gözümüzün önünde yok ediliyor. Üstelik trol ağları deniz tabanını tarumar ediyor, ekosistemin yeniden toparlanması onlarca yıl alıyor.
Rekreasyonel Balıkçılık da Sessiz Tehdit
Sıklıkla göz ardı edilen amatör balıkçılık da tehlikenin bir parçası. Karadeniz kıyılarında yapılan çalışmalarda, lüfer gibi türlerde amatör balıkçıların tuttuğu miktar, ticari balıkçılardan daha fazla çıktı. Yani yalnızca büyük tekneler değil, oltalar da denizlerimizi boşaltıyor.
Kalkan Balığının Sessiz Çöküşü
Bir zamanların bereketli kalkan avı bugün geçmişi hatırlatan bir nostaljiden öteye geçemiyor. Karadeniz’de kalkan stokları çöküş sinyalleri veriyor. Avlanan bireylerin boyları küçülüyor, üreme çağına gelmeden yok oluyorlar. Bu gidişat, bir türün denizlerimizden tamamen silinmesi anlamına geliyor.
Suyun Altındaki Kriz: Kirlilik ve İklim Değişikliği
Bilinçsiz avlanma tek sorun değil. Sanayi atıkları, tarımsal kirlilik, kıyı betonlaşması ve iklim değişikliği de deniz yaşamını boğuyor. Isınan sular, oksijen seviyesinin düşmesi, istilacı türlerin artışı… Bütün bunlar balıkların yaşam alanını daraltıyor.
Ne Yapmalı?
- Yavru balık avı yasaklarına sıkı denetim: Çinekop ve sarıkanat adıyla lüfer katliamına son verilmeden denizler kurtulamaz.
- Trol avcılığı sınırlandırılmalı: Belirli bölgeler deniz rezervi ilan edilmeli.
- Amatör balıkçılık kayıt altına alınmalı: Lisans ve kota sistemi olmadan rekreasyonel avlanma, profesyonel balıkçılıktan daha tehlikeli hale geliyor.
- Su ürünleri yetiştiriciliği çevreci yöntemlerle geliştirilmeli: Doğaya zarar vermeyen, sürdürülebilir modeller desteklenmeli.
- Toplum bilinci artırılmalı: Vatandaş, tezgâhta küçük balık görürse almamalı; “daha küçüğünü avlamayalım, satmayalım, almayalım” bilinci yayılmalı.
Balık Avında Yasal Boy Ölçüleri Açıklandı
Balık avı sezonunun başlamasıyla birlikte, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, kamuoyuna deniz ve tatlısu balıkları için geçerli olan asgari avlanabilir boy ölçülerini hatırlattı. Yasal düzenleme, hem balık stoklarının korunması hem de sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması amacıyla hazırlandı.
Deniz Balıkları İçin Alt Sınırlar
- Hamsi: 9 cm
- Tekir: 11 cm
- Sardalya: 11 cm
- Barbunya, İstavrit, Mezgit: 13 cm
- Palamut, Bakalyaro: 25 cm
- Lüfer: 20 cm
- Kalkan: 45 cm
- Lagos: 45 cm
- Kılıçbalığı: 125 cm
Tatlısu Balıkları İçin Alt Sınırlar
- Tatlısu Levreği: 18 cm
- Siraz, Tatlısu Kefali: 20 cm
- Sudak: 26 cm
- Alabalık: 25 cm
- Karabalık: 35 cm
- Sazan, Turna: 40 cm
- Yılan Balığı: 50 cm
- Yayın: 90 cm

Avlanması Yasak Türler
Doğal yaşamın korunması adına bazı türlerin avlanması kesinlikle yasak. Bunlar arasında Denizatı, Deniz kaplumbağası, Deniz alası, Büyük camgöz, Fok, Yunus ve Mersin balığı yer alıyor.
Bakanlıktan Uyarı: Küçüğünü Avlamayalım, Satmayalım, Almayalım
Görselde özellikle vurgulanan mesaj şu: “Daha küçüğünü avlamayalım, satmayalım, almayalım.”
1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu’na göre, belirlenen boy ölçülerinden küçük balıkları avlayan ya da satanların ürünlerine el konuluyor ve ağır para cezaları uygulanıyor.
Vatandaşa Çağrı
Bakanlık, yurttaşları da bu mücadeleye ortak olmaya çağırıyor. Balıkçı tezgâhlarında yasal boyların altındaki balıkların satıldığını gören vatandaşlar, 174 Alo Gıda, 158 Alo Sahil Güvenlik veya 156 Alo Jandarma hatlarını arayarak ihbarda bulunabiliyor.
Son Söz
Marmara ve Karadeniz bugün bir yol ayrımında. Eğer bilinçsiz avlanmaya göz yumulursa, torunlarımız lüferi yalnızca kitaplarda görecek, kalkanı yalnızca müzelerde hatırlayacak. Denizlerimizdeki sessizlik büyümeden, bu sese kulak vermek zorundayız.