Dolar 42,8097
Euro 50,1751
Altın 5.954,05
BİST 11.325,45
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 11°C
Çok Bulutlu
Tekirdağ
11°C
Çok Bulutlu
Cum 13°C
Cts 12°C
Paz 13°C
Pts 12°C

OPET’in “Tehlikeli Madde Rehberi” neyi gösteriyor? Marmara Terminali’nin ölçeği, taşıdığı risk ve tehlikeler nelerdir?

19 Aralık 2025 16:54
104

TRAKYA POLİTİKTekirdağ’ın Marmaraereğlisi ilçesinde faaliyet gösteren OPET Marmara Terminali’ne ilişkin şirketin kendi yayımladığı “Tehlikeli Madde Rehberi”, tesisin çalışma ölçeğini ve olası çevre risklerinin hangi başlıklarda toplandığını net rakamlarla ortaya koyuyor. Rehber; terminalin depoladığı ve elleçlediği ürünlerin “tehlikeli yük” sınıfında olduğunu, yıllık operasyon hacminin çok yüksek seviyelere ulaştığını ve olası bir dökülme, yangın ya da acil durumda devreye girecek planların bulunduğunu anlatıyor.

Çevre savunucularının “Marmaraereğlisi’nde risk büyüyor” itirazını güçlendiren nokta da tam burada: Rehberin dili, bir endişeyi değil; tehlike sınıfını, stok büyüklüğünü ve riskin yönetilmesi için kurulmuş sistemi tarif ediyor. Yani mesele “olur mu olmaz mı”dan önce, böylesi bir tesisin doğası gereği taşıdığı riskin büyüklüğü.

Rakamların dili: 15 milyon tonluk trafik, 701 bin metreküplük stok

Rehbere göre tesisin yıllık yük elleçleme kapasitesi 15 milyon ton. Depolama tank kapasitesi ise 701.055 metreküp olarak belirtiliyor. Bu iki veri tek başına şunu söylüyor: Terminal, düşük yoğunluklu bir depo değil; sürekli giriş-çıkışın, transferin, gemi operasyonunun ve stok yönetiminin yapıldığı büyük ölçekli bir endüstriyel alan.

Bu ölçek büyüdükçe çevresel risk iki yönden artıyor:

  • İşlem sayısı arttığı için hata olasılığı yükseliyor (daha fazla transfer, daha fazla bağlantı noktası, daha fazla vana-flanş-hortum).
  • Bir olay olduğunda etkilenebilecek miktar da büyüyor (stok ve operasyon hacmi).

Hangi ürünler? “Tehlikeli” sınıfta, UN kodlarıyla tanımlı

Rehberde terminalde elleçlendiği belirtilen ürünler arasında motorin (UN 1202), benzin (UN 1203), Jet A-1 (UN 1863), fuel oil (UN 3082) ve ham petrol (UN 1267) gibi kalemler yer alıyor. Bu kodlar, uluslararası sınıflandırmada ürünün yanıcılık, çevresel tehlike ve taşıma güvenliği açısından “tehlikeli yük” olarak tanımlandığını ifade ediyor.

Halkın anlayacağı dille anlatmak gerekirse:

  • Bu ürünlerin önemli bölümü çok kolay tutuşabilen ve hızla yayılan buhar oluşturabilir.
  • Bir kısmı deniz ve kıyı ekosistemi için kalıcı kirlilik riski taşır.
  • Sızıntı, taşma veya yangın gibi olaylarda etkisi yalnız tesis içinde kalmayıp çevreye taşabilir.

“Kaza olmasa bile” tehlike nerede başlar?

Rehber, tesisin yalnız “kaza ihtimali” için değil, günlük işleyişin kendisi için de kontrol adımları tarif ediyor. Bu da rutin tehlikelerin başlıklarını görünür kılıyor:

  1. Buhar ve gaz kaçağı riski
    Rehber, olası gaz kaçaklarının tespiti için gaz dedektörlerinin hazır tutulduğunu anlatıyor. Bu, özellikle benzin gibi uçucu ürünlerde “görünmeyen buhar bulutu” riskinin işletme gerçekliği olduğunu gösterir.
  2. Mikro sızıntılar ve drenaj riski
    Rehberde, operasyon başlamadan önce tahliye delikleri, borular ve giderlerin kapatılması gibi uygulamalara yer veriliyor. Bu şu anlama gelir: En küçük sızıntı veya dökülme, uygun önlem alınmazsa giderler üzerinden ortama taşınabilir. “Küçük sızıntılar” çoğu zaman büyük kazalar kadar konuşulmaz ama çevresel yükü kronik biçimde artırabilir.
  3. Tank taşması ve transfer hataları
    Rehber, transfer sırasında basınç ayarı ve tank taşmasının önlenmesi gibi kritik adımları özellikle vurguluyor. Tank taşmaları, özellikle yağmurla birlikte yüzey akışına karışırsa, kirliliğin kısa sürede yayılmasına neden olabilir.
  4. Atık akışları: slop, slaç, sintine suyu
    Rehberde tesisin kabul ettiği atık türleri ve kapasite büyüklükleri de yer alıyor: slop, slaç, sintine suyu, atık yağ gibi petrol türevi atıklar belirli hacimlerle kabul ediliyor. Bu tablo çevre açısından önemli; çünkü atık yönetimi, terminaldeki riskin yalnız “ürün” değil “ikincil kirlilik” boyutunu da büyütür.

Kaza veya sızıntı olursa: Marmara’da en ağır senaryolar neler?

Rehberde dökülmelere karşı petrol yayılma önleme çitleri, emici ve nötrleştirici ajanlar, taşınabilir toplama havzaları gibi ekipmanlardan söz ediliyor. Bu ekipmanlar, hangi tür olayların öngörüldüğünü de anlatıyor. Marmaraereğlisi gibi deniz-kıyı hattına yakın bir terminalde başlıca risk senaryoları şöyle okunuyor:

  1. Gemi–iskele–boru hattı zincirinde sızıntı
    Bir hortum bağlantısı, vana arızası, flanş kaçırması ya da transfer hattında çatlak; dökülmenin önce zemine, sonra drenajla suya ulaşmasına yol açabilir. Deniz yüzeyinde yayılan petrol türevleri, rüzgâr ve akıntıyla kıyı şeridine taşınabilir; kıyıda kaplanma, canlı yaşamında bozulma ve uzun süren temizlik süreci doğurabilir.
  2. Yangın ve patlama riski
    Yanıcı sıvılar söz konusu olduğunda yangın, yalnız “alev” değildir; ısı yayılımı, ikincil tutuşmalar ve domino etkisi riski vardır. Rehberin acil durum ve tahliye planları, bu tür olayların “olasılık dışı” görülmediğini gösterir. Üstelik böyle bir olayda yalnız tesisin değil, çevredeki yolların, müdahale kapasitesinin ve tahliye ihtiyacının da devreye girmesi gerekir.
  3. Büyük dökülme sonrası ikincil kirlilik
    Dökülme temizliği; emici malzemeler, kirli su, kirli toprak ve atık çamur üretir. Yani sızıntı “bitince” sorun bitmez; bertaraf ve uzun süreli izleme yükü başlar.

Bu rehberden çıkan kritik sonuç: “Risk yönetimi var” demek, “risk yok” demek değildir

OPET’in yayımladığı rehber, tesiste birçok prosedür, ekipman ve eğitim başlığı olduğunu anlatıyor. Ancak çevre tartışmasının temelinde şu gerçek duruyor:
Tehlikeli maddelerle bu ölçekte çalışan bir terminalde güvenlik yönetimi elbette gerekir; fakat bu, riskin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Tam tersine, rehberin ayrıntıları şunu gösterir: Risk, tesisin yapısal bir parçasıdır; yönetilmeye çalışılır.

Bu yüzden Marmaraereğlisi’nde “kapasite artışı” gibi adımlar gündeme geldiğinde çevrecilerin itirazı teknik bir zemine oturuyor: Daha çok tank, daha çok transfer, daha çok stok; hem rutin etkileri hem de kaza halinde ortaya çıkabilecek zararı büyütür.

Ne olmuştu?

Haziran 2024’te Marmaraereğlisi açıklarında bir petrol tankerinden denize 12 bin metreküp mazot sızdığı kamuoyuna yansımış, olay Marmara Denizi’nde geniş bir alanda kirlilik ve tahribat endişesine yol açmıştı. Yaşanan sızıntının ardından OPET Petrol’e 12 milyon TL idari para cezası uygulandığı açıklanmış, ancak bölge halkı bu yaptırımı “yetersiz” bularak tepki göstermişti.

Sızıntının hemen sonrasında Marmaraereğlisi Çevre Gönüllüleri Derneği, farklı sivil toplum örgütleri, muhtarlar ve yurttaşların katılımıyla bir basın açıklaması düzenlenmiş; açıklamada yaşananın “eko-kırım” niteliği taşıdığı, olayın yalnız para cezasıyla geçiştirilemeyeceği vurgulanmıştı. Grup adına konuşan aktivist Özgür Aksun, sızıntının OPET’e ait tankerlerden, mazot boşaltımı sırasında meydana geldiğini belirterek “yıllardır önleyici tedbir alınmadığı” eleştirisini dile getirmişti.

Bölge sakinleri ve çevre savunucuları, idari para cezası yerine sorumluların ceza mahkemelerinde yargılanmasını talep etmiş; çevre suçlarına ilişkin yaptırımların caydırıcı hale getirilmesi gerektiğini savunmuştu. Aksun ayrıca, sızıntının gerçekleştiği alanın balıkların üreme-yumurtlama yatakları ile deniz çayırlarının bulunduğu bir bölge olduğuna dikkat çekmiş; Marmara kıyısındaki sanayi tesisleri için merkezi ve yerel düzeyde daha güçlü önleyici tedbirler alınmadığı sürece benzer felaketlerin tekrar edeceği uyarısında bulunmuştu.

Bu olay, Marmaraereğlisi’nde bugün yeniden gündeme gelen kapasite artışı ve tehlikeli madde depolama tartışmalarında çevrecilerin en sık hatırlattığı örneklerden biri olarak öne çıkıyor: “Kaza olduktan sonra kesilen cezalar değil, kazayı baştan önleyecek tedbirler ve caydırıcı yargı süreçleri” çağrısı, Haziran 2024’ten bu yana bölgedeki çevre mücadelesinin temel başlıkları arasında yer alıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Trakya Haber

Trakya Politik

Trakya Gazetesi