Rakamlar Yalan Söylemez: CHP, Sokağın Gücüyle İktidara Yürüyor
Son bir yılda CHP’nin politik sahnede izlediği yol haritası, klasik muhalefet çizgilerinden sıyrılan, doğrudan halkla temas kuran, sokağı bir siyaset aracı olarak yeniden inşa eden, katılımcılığı öne çıkaran bir dönüşümü ifade ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi artık yalnızca TBMM’de verilen önergelerin partisi değil; sokakta, meydanlarda, mutfaklarda ve sandık başlarında direnen, örgütlenen ve çözüm öneren bir halk hareketi olma iddiasında. Bu iddianın altı da boş değil: sayılar, sahada yükselen sesler ve değişen kamuoyu yoklamaları bunu doğruluyor.
1. Sokak Eylemleri ve Boykotlar: “Sokağı Terk Etmiyoruz”
CHP’nin başlattığı sokak eylemleri, yalnızca birer protesto değil, stratejik müdahaleler niteliğinde. Emekliye, çiftçiye, öğrenciye, kadına ve işçiye doğrudan seslenen bu eylemler, halkın gündelik hayatına temas eden meseleleri merkeze alıyor. Son 6 ayda CHP il ve ilçe örgütleri Türkiye genelinde 542 farklı noktada basın açıklaması, yürüyüş veya nöbet eylemi düzenledi. Bunların arasında elektrik ve doğalgaz zamlarına karşı yapılan karanlıkta oturma eylemleri, KYK borçlarının affı için düzenlenen gençlik yürüyüşleri, ve kadınların yaşam hakkı için yapılan sessiz nöbetler dikkat çekiyor.
Boykot çağrıları da ilk kez bu kadar organize. Özellikle market zamları, zincir market tekelleşmesi ve yandaş şirketlere karşı yapılan “Tüketim Boykotu” kampanyası, % 12’lik bir tüketici davranışı değişikliği yarattı. Ekonomi uzmanlarına göre bu, boykotun başarıya ulaşmasının ilk adımı.
2. Dayanışma Sandıkları: Sosyal Devletin Gölgesinde Halkçılık
CHP’nin “Dayanışma Sandıkları” uygulaması, yalnızca ekonomik destek sunmakla kalmıyor, aynı zamanda halkın kendi içinde örgütlenmesini teşvik eden yatay bir dayanışma ağı kuruyor. Özellikle deprem bölgesindeki uygulamalar, CHP belediyelerinin merkezi iktidardan bağımsız olarak “mini sosyal devlet” rolü üstlenmesini sağladı. Sadece Hatay, Adıyaman ve Malatya’da kurulan 34 dayanışma sandığı üzerinden 81 bin haneye doğrudan gıda, hijyen ve kira desteği sunuldu.
Bu model şimdi büyükşehirlere taşınıyor. İstanbul’da pilot olarak başlatılan dayanışma sandıkları, 3 ay içinde 120 mahallede aktif hale geldi ve toplam 7.400 ihtiyaç sahibi aileye ulaşıldı. Sandık mantığı, yurttaşın yurttaşa sahip çıkması fikrini taşıyor ve bu yönüyle CHP’nin halkçı mirasına çağdaş bir karşılık veriyor.
3. Cumhurbaşkanlığı Adaylığı İçin Örgütlü Önseçim: Tabandan Tavana Demokrasi
CHP’nin 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimine giden yolda üyeye dayalı önseçim kararı alması, Türk siyasetinde bir kırılma anı. İttifak siyasetlerinin gölgede kalan lider adaylığı sürecine karşı CHP, halktan ve örgütten yetki isteyen bir modeli benimsiyor. Bu karar, sadece demokrasi vurgusuyla değil, katılımcı siyasetin kurumsallaşması açısından da önemli.
İlk etapta 8 ilde başlatılan temsili önseçim çalıştaylarında toplam 124.000 üye görüş bildirdi. CHP üyeleri arasında yapılan son dijital ankette ise “aday belirlemede önseçim istiyorum” diyenlerin oranı % 87. Parti içi demokrasinin güçlenmesi, seçmende “aday dayatma” algısının kırılmasıyla birlikte, CHP’yi daha şeffaf ve hesap verebilir bir siyasi merkez haline getiriyor.
4. 27 Milyon İmza Kampanyası: İmamoğlu ve Siyasi Tutsaklar İçin Özgürlük
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen siyasi karar sonrası başlatılan “Özgürlük İçin 27 Milyon İmza” kampanyası, modern Türkiye tarihinin en büyük demokratik katılım eylemlerinden biri olma yolunda ilerliyor. Kampanya 45 gün içinde 6.2 milyon imzaya ulaştı. Hedeflenen rakam, 2023 seçimlerinde CHP ve Millet İttifakı’nın toplam oyuna denk gelen 27 milyon.
Bu kampanya yalnızca İmamoğlu’nun siyasi yasak tehdidine değil, aynı zamanda Gezi tutuklularından Selahattin Demirtaş’a kadar geniş bir özgürlük talebini kapsıyor. CHP, bu imzaları TBMM’ye ve uluslararası kurumlara taşıyarak, bir “hukuksal meşruiyet mücadelesi” başlatmayı hedefliyor.
Kampanyanın dijital etkileşim verileri de çarpıcı: #Özgürlükİçin27Milyon etiketi X (Twitter) üzerinde ilk 10 gün içinde 32 milyon görüntüleme aldı ve 400 binden fazla kullanıcı tarafından paylaşıldı.
5. Siyasal İktidara Giden Yol: Yeni CHP’nin Ayak Sesleri
Son 3 ay içinde yapılan 4 büyük kamuoyu yoklamasında CHP’nin oy oranı kararsızlar dağıtıldığında % 35–37 bandına oturmuş durumda. Bu, 2023 seçimlerindeki % 25.4’lük orana kıyasla 10 puanlık bir sıçrama anlamına geliyor. Bu yükselişin temel kaynağı ise klasik propaganda yöntemleri değil; doğrudan eylem, katılımcı demokrasi ve halkla kurulan yeni ilişki biçimi.
İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de CHP zaten büyükşehir belediyelerini yönetiyor. Ama esas kırılma noktası Anadolu’daki orta ölçekli şehirlerde yaşanıyor. Aksaray, Uşak, Kırıkkale, Erzincan gibi yerlerde CHP’nin oy artışı % 12 ila % 17 arasında seyrediyor. Bu, olası bir erken seçimde sadece birinci parti olma ihtimalini değil, tek başına veya güçlü bir blokla iktidar kurma olasılığını da gündeme getiriyor.
“Siyaset, Sokakta Kazanılır”
CHP’nin yeni dönemde izlediği strateji, klasik muhalefet kalıplarını aşan, halkın direncini örgütleyen ve siyaseti sokağa taşıyan bir dönüşüm projesi. Bu dönüşüm, yalnızca iktidara gelmeyi değil, iktidarı halkla birlikte dönüştürmeyi hedefliyor. Ve bu sefer, rakamlar, sokaktaki kalabalıklar ve sandıkta yükselen grafikler aynı şeyi söylüyor: Siyasetin yönü değişiyor. Ve bu yön, CHP’yi yeniden Türkiye’nin iktidar partisi yapabilir.
Ancak bu dönüşüm, sadece CHP’lilerin birbirine propaganda yaptığı bir dairenin içinde kalırsa sınırlı bir başarıya mahkûm olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her seçimde kendi tabanına yaptığı “Kapı kapı dolaşmaya var mısınız?” çağrısı, sandık sonuçlarını değiştiren bir gerçeği ortaya koyuyor: Siyaset, örgütlü temasla kazanılıyor. CHP’nin “Özgürlük İçin 27 Milyon İmza” kampanyası, bu çağrının halkçı bir versiyonuna dönüşebilir. Ancak bu, ancak ve ancak CHP’lilerin kendi kabuklarını kırarak, diğer partilere oy veren yurttaşlarla temas kurmasıyla mümkün.
Bugüne dek anlatılamayan gerçekler, bu kampanya sayesinde doğrudan halkın kulağına fısıldanabilir. Mesela:
- AKP iktidara geldiğinde asgari ücret 8 çeyrek altına denk geliyordu. Bugün bu rakam sadece 4 çeyrek altına kadar düştü. Halkın geliri, 20 yılın sonunda yarı yarıya eridi.
- Emekli maaşları, bir zamanlar asgari ücretin üzerindeydi. Şimdi asgari ücretin çok gerisinde.
- Milyonlar geçim savaşı verirken, kamudan ihale alan yandaş şirketlerin milyarlarca liralık vergi borçları tek kalemde silindi.
Bu gerçekleri anlatacak olan, örgütlü CHP kadrolarıdır. Bu kampanya, yalnızca bir imza kampanyası değil, bir farkındalık seferberliği olabilir. Kapı kapı dolaşılarak, İmamoğlu’na yapılan hukuksuzluğun aslında herkese yönelen bir adaletsizlik dalgası olduğu anlatılabilir. Geliri eriyen emekliye, zamlarla boğulan işçiye, gençliğini kaybeden öğrenciye bu düzenin gerçek yüzü gösterilebilir.
Çünkü hakikat anlatıldıkça, iktidar çözülür. Ve çözülmeye başladı bile.
Not: Trakya Politik geçtiğimiz süreçte “Kapı kapı dolaşma” meselesine dikkat çekmişti:
https://trakyapolitik.com/kapi-kapi-dolasmaya-var-misiniz/
https://trakyapolitik.com/akpnin-secim-plani-tum-memurlar-kapi-kapi-gezecek/