Devrimci gençlik abidesi: Turan Emeksiz
Demokrat Parti tarafından önerilen Tahkikat Komisyonunun kurulmasına dair kanunun kabul edilmesi üzerine 28 Nisan 1960 sabahı İstanbul Üniversitesi bahçesinde düzenlenen protesto mitingi sırasında öldürülen üniversite öğrencisi Turan Emeksiz, Türkiye’de gericiliğe ve faşizme karşı mücadelenin sembolü olmaya devam ediyor.
Üniversite öğrencilerinin düzenledikleri bu miting sırasında, polislerin okul bahçesine girmeleri üzerine olaylar büyümüş ve Beyazıt Meydanı’na kadar genişlemiştir. Bu sırada polisler tarafından öğrencilere ateş açılmış ve Malatya doğumlu Orman Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Turan Emeksiz öldürülmüştür. Memleketi Malatya’da ismi bir caddeye ve bir liseye verilmiştir. Ancak 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında bu caddenin ismi Milli Egemenlik Caddesi, lisenin adı ise Malatya Lisesi olarak değiştirilmiştir. Caddenin adı yoğun istek üzerine 2013 yılında yeniden Turan Emeksiz yapılmış ancak, Lisenin adı Malatya Lisesi olarak kalmıştır.
Üniversite öğrencilerinin düzenledikleri bu miting sırasında, polislerin okul bahçesine girmeleri üzerine olaylar büyüdü ve Beyazıt Meydanı’na kadar genişledi. Bu sırada polisler tarafından öğrencilere ateş açıldı ve Malatya doğumlu Orman Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki 1940 doğumlu Turan Emeksiz öldürüldü. Memleketi Malatya’da ismi bir caddeye ve bir liseye verildi. Ancak 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında bu caddenin ismi Milli Egemenlik Caddesi, lisenin adı ise Malatya Lisesi olarak değiştirildi. Caddenin adı yoğun istek üzerine 2013 yılında yeniden Turan Emeksiz yapılmış ancak, lisenin adı Malatya Lisesi olarak kalmıştır.
Turan Emeksiz’in adı İstanbul Üniversitesi öğrenci yemekhanesine de verilmiştir. Ayrıca İstanbul’da şehir hatları vapuruna ismi verilmiştir. Bu vapur Mudanya’da restoran olarak kullanılmaktaydı. Tekrar İstanbul’a dönerek müzeye çevrilmesi düşünülüyor. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsünde anıtı, Cağaloğlu’ndaki Eminönü Halk Eğitim Merkezi önünde mermer bir büstü ile Malatya’da bir büstü bulunmaktadır. Ayrıca Gaziantep’te bir mahalleye, Ankara’da Irak ve Kanada Büyükelçiliği önündeki sokağa ve Elazığ’ın Maden ilçesinde bir sokağa da ismi verilmiştir. Turan Emeksizin Malatya Atatürk Anıtı yakınında bulunan büstü, 12 Eylül öncesinde TÖB-DER ve sol görüşlü kişilerin yaptığı bir yürüyüş sonunda Atatürk Anıtı önündeki saygı duruşu sırasında az sayıdaki ülkücünün provokasyonu ile polisin kitleye müdahalesi sonucu çıkan karışıklıkta parçalanmış ancak yerine yenisi konmamıştır.
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na ulaşan devlet arşivinden; 27 Mayıs öncesinde İstanbul ve Ankara’da meydana gelen öğrenci olaylarına ilişkin çok sayıda belgenin yanı sıra bazı tarihi fotoğraflar da ilk kez ortaya çıktı. Fotoğraflar içinde 28-29 Nisan 1960’ta İstanbul ve Ankara’daki gösterilerde hayatlarını kaybeden Turan Emeksiz ile Nedim Özpolat adlı öğrencilerin vurulma anları da yer alıyor. İstanbul Beyazıt Meydanı’ndaki gösteriler sırasında silahla vurulan Turan Emeksiz’in cansız bedeni arkadaşları tarafından meydandan çıkarılıyor. Emeksiz’in otopsi fotoğraflarının yanı sıra o dönemin tartışması “Yerden seken kurşun mu isabet etti?” sorusuna yanıt aranan tanık ve uzman ifadeleri ile Emeksiz’in vücudundan çıkarılan merminin başının ezik olmadığını anlatan otopsi raporları da arşivde bulunuyor. Bir belgede, Beyazıt Meydanı’nda 20 yaşında orman fakültesi öğrencisi iken yaşamını yitiren Emeksiz’in üzerinden çıkanlar listelenirken, kimliklerin yanı sıra iki de tiyatro biletinin bulunduğu bilgisi yer alıyor.
Turan Emeksiz’in ardından Nazım Hikmet ve Enver Gökçe şiirleriyle kendisini ölümsüzleştirdi.
Beyazıt Meydanı’ndaki Ölü
Bir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında
İstanbulda, Beyazıt Meydanında.
Bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında
İstanbulda, Beyazıt Meydanında.
Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbulda, Beyazıt Meydanında.
Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.
Nazım Hikmet, Mayıs, 1960
HÜRRİYET KAVGASI
Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.
Beyazıt’ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran’ın mağarasını.
Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.
Nazım Hikmet, 1962
TURAN EMEKSİZ
Bir yürüyüş eylediler sabahtan
Ilgıt ılgıt kan gider loy loy!
Dayan dizlerim dayan!
Ağla gözlerim ağla!
Namlu puşt olmuş, atayağı puşt.
Yine düşman elindeydi vatan
Bir oğul çıktı Malatya’dan:
Anası Yılmaz çağırırdı
Haram süt emmemişti anadan.
Ve Beyazıt derler bir büyük alan
Düşman sarmıştı sağı solu
Düşman çok, cephane yoktu.
Yetişmemişti daha Cemal Paşa kolu
Amandı el aman!
Tank paletleriydi alanda dönen
Kusan namlularda, kalleş ölümcül
Ve vuran ve kıran ve haykıran
Malatyalı şöyle baktı bir
Ana baba günüydü herhal
Her yönde toz duman!
Vay anam vay!
Bu belalı başınan
Kime ne diyem
Kime ne diyem
Nerelere gidem
Ya derdime derman
Ya katlime ferman!
Başı daralınca Yılmaz’ın
Baktı atacak taşı yoktu
Baktı eli durmuş, ayağı durmuştu
Vurulmuştu.
Çıkardı yüreğini kan içinde
Çarptı kötünün kafasına
Hay bu nasıl devran?
28
Nisandı
Yavri
Hey!
Ham
Meyveyi
Kopardılar
Dalından.
Enver GÖKÇE
Nazım Hikmet ve Enver Gökçe’nin efsaneleşen şiirleri zaman içerisinde Timur Selçuk ve Ahmet Kaya gibi müzisyenler tarafından bestelendi ve devrimcilerin diline pelesenk olan marşlara dönüştü. Zaman içerisinde farklı sanatçılar tarafından seslendirildi.