Siyasal İslam’ın kıblesi: 6. Filo
ABD’nin 6. Filosunun yeniden Türkiye’ye, özellikle İzmir’e gelmesi, tarihsel olarak 1960’larda yaşanan öğrenci hareketleri, Amerikan karşıtı eylemler ve 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin gölgesinde tekrar gündeme geliyor. 6. Filo’nun Türkiye’ye gelişi sadece askeri bir ziyaret değil, aynı zamanda Türkiye’nin sol tarihi açısından ABD müdahalesinin simgesi haline gelmiş bir olaydır. Bu bağlamda, 68 Kuşağı eylemlerinden ABD’nin darbelere olan müdahalelerine, “yeşil kuşak” projesine kadar birçok tarihsel gelişmeyi hatırlatıyor.
6. Filo Nedir?
ABD’nin 6. Filosu, Soğuk Savaş döneminde Akdeniz’de görev yapan ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığını sürdüren donanma gücüdür. 6. Filo’nun Türkiye’ye gelişi, özellikle 1960’larda Amerikan karşıtı protestoların hedefi olmuştur. Bu dönemde ABD, Türkiye’nin dış politikasında önemli bir rol oynamaktaydı ve 6. Filo’nun Türk limanlarına demirlemesi, birçok kişi tarafından Amerikan emperyalizminin sembolü olarak görülmüştür.
6. Filo’ya Karşı Eylemler ve Sağcı Grupların Tepkisi
1968 yılında, Türkiye’de Amerikan karşıtı öğrenci hareketleri büyük bir ivme kazandı. Özellikle İstanbul’da, Amerikan 6. Filo’sunun Dolmabahçe açıklarına demirlemesine karşı solcu öğrenciler protesto düzenlediler. Bu dönemde solcu gençler, emperyalizme karşı direnmenin önemini vurgularken, sağcı ve milliyetçi gruplar, ABD’yi Türkiye’nin müttefiki olarak gördü.
MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) gibi sağcı ve milliyetçi öğrenci grupları ise 6. Filo’nun İstanbul’a demirlemesini destekler nitelikte eylemler gerçekleştirdiler. Bu gruplar, 6. Filo’yu kıble yaparak namaz kılmalarıyla bilinir. Bu sembolik hareket, Türkiye’deki Amerikan yanlısı sağ kesimlerin ABD’ye olan desteğini ve solcu hareketlere olan düşmanlıklarını açıkça ortaya koyuyordu.
Kanlı Pazar Olayları
1969 yılında yaşanan Kanlı Pazar, Amerikan karşıtı eylemlerin en trajik olaylarından biri olarak tarihe geçti. 16 Şubat 1969’da, Türkiye İşçi Partisi ve sol eğilimli sendikalar tarafından örgütlenen 6. Filo protestosu sırasında, sağcı gruplar polis desteğiyle göstericilere saldırdı. Tophane ve Dolmabahçe’de yaşanan bu olaylarda iki solcu genç öldürüldü ve yüzlerce kişi yaralandı. Sağcı paramiliter gruplar, taşlar ve sopalarla protestoculara saldırırken, bu saldırılar polis gözetiminde gerçekleşti. Kanlı Pazar, Türkiye’de solun bastırılmasında devletin sağcı gruplarla olan işbirliğini açıkça gösteren önemli bir dönüm noktasıydı.
68 Kuşağı Nedir?
Türkiye’de 68 Kuşağı, üniversite öğrencileri, genç işçiler ve aydınlardan oluşan, Amerikan emperyalizmine, kapitalizme ve NATO’ya karşı çıkan bir hareket olarak ortaya çıktı. Dünya genelinde yaşanan öğrenci ayaklanmalarının bir yansıması olan bu kuşak, Türkiye’de anti-emperyalist ve devrimci bir ruh taşıyordu. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi isimler bu dönemin sembol isimleriydi. 68 Kuşağı, Amerikan 6. Filo’sunun Türkiye’ye gelişine karşı düzenlenen eylemlerle anılır. Bu kuşak, işçi sınıfının haklarını savunmak, toprak reformunu gerçekleştirmek ve Türkiye’nin tam bağımsızlığını sağlamak için mücadele etti.
12 Mart ve 12 Eylül Askeri Darbeleri: ABD’nin Rolü
1971’deki 12 Mart Muhtırası ve 1980’deki 12 Eylül Darbesi, Türkiye’de sol hareketlerin sert bir şekilde bastırıldığı, Amerikan müdahalesinin hissedildiği önemli tarihsel dönemeçlerdir. 12 Mart Muhtırası ile solun önemli isimleri tutuklandı, devrimci gruplar yeraltına çekildi ve birçok sendika lideri susturuldu. ABD, bu dönemde Türkiye’deki askeri darbeleri destekleyerek, sol hareketlerin etkisiz hale getirilmesine katkıda bulundu. Özellikle 12 Eylül Darbesi, CIA tarafından “our boys did it” (bizim çocuklar yaptı) şeklinde nitelendirildi ve bu, ABD’nin Türkiye’deki darbelere doğrudan müdahil olduğuna dair güçlü bir kanıt olarak görüldü. Bu söz, ABD’nin Türkiye’deki darbe hazırlıkları konusunda bilgi sahibi olduğunu ve darbeyi desteklediğini ima ediyordu. Bu müdahalelerle Türkiye’de sol hareketlerin tamamen etkisiz hale getirilmesi amaçlandı.
12 Eylül darbesi, Türkiye’deki tüm sol hareketleri ezmek amacıyla gerçekleştirildi. Darbe sonrası sıkıyönetim ilan edilerek, binlerce solcu tutuklandı, işkence gördü ve idam edildi. Solun önemli isimleri yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Sol basın, dernekler ve sendikalar kapatıldı. 1980 darbesiyle birlikte ABD, Türkiye’yi kontrol etmek ve NATO’nun bölgedeki çıkarlarını korumak için güçlü bir sağ iktidar arzuluyordu.
AKP’nin İktidara Gelişi ve Emperyalizmin Desteği
2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidara geldiğinde, uluslararası emperyalist güçlerin örtülü ve açık desteği önemli bir rol oynadı. Özellikle ABD, AKP’nin iktidarını “Ilımlı İslam” projesi kapsamında değerlendirdi ve bu hareketi, Türkiye’deki laik sistemin zayıflatılması ve İslamcıların yükseltilmesi için bir fırsat olarak gördü. AKP, neoliberal ekonomi politikaları uygulayarak, küresel sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket etti. Batı medyası ve emperyalist güçler, Türkiye’de İslamcı hareketlerin güçlenmesini, bölgede istikrar ve ABD çıkarlarına hizmet edecek bir denge unsuru olarak desteklediler.
AKP’nin iktidarı boyunca, Batı ve özellikle ABD, Türkiye’yi “Ilımlı İslam” modeliyle Ortadoğu’da bir örnek ülke olarak göstermeye çalıştı. Ancak bu destek, aynı zamanda Türkiye’de demokratik kurumların zayıflatılmasına, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına ve toplumsal muhalefetin susturulmasına neden oldu.
Siyasal İslamcıların Emperyalizmle İşbirliği
Türkiye’de siyasal İslamcıların emperyalizmle olan işbirliği, Cumhuriyetin kuruluş yıllarına kadar uzanır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde İslamcıların Batılı güçlerle işbirliği yaparak, kendi iktidarlarını güçlendirme arayışları gözlemlenir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte laiklik esasına dayalı bir devlet sistemi kurulduğunda, siyasal İslamcılar bu yapıya karşı sürekli muhalefet içinde oldular. 1950’lerde Demokrat Parti’nin İslamcı hareketlere verdiği destekle birlikte, bu gruplar güç kazandı. ABD’nin yeşil kuşak stratejisi çerçevesinde, İslamcı gruplar Sovyetler Birliği’ne karşı önemli bir müttefik olarak görüldü.
Siyasal İslamcılar, Cumhuriyet tarihi boyunca emperyalizmin işbirlikçisi olarak, özellikle ABD’nin desteklediği darbe dönemlerinde ve 1980 sonrası dönemde güçlendiler. Bu işbirliği, Türkiye’de solun zayıflatılması ve laik sistemin aşındırılması amacını taşıyordu. Siyasal İslamcılar, neoliberal politikalarla uyumlu bir şekilde, emperyalizmin ekonomik ve siyasi çıkarlarına hizmet ettiler. 12 Eylül darbesiyle birlikte yükselişe geçen siyasal İslam, 2000’lerde AKP iktidarıyla doruğa ulaştı.
Türkiye’de Dinci Akımlar: Emperyalizmin maşası
Türkiye’de 68 Kuşağı, Amerikan emperyalizmine ve kapitalizme karşı büyük bir mücadele vermiş, ancak askeri darbeler ve ABD’nin müdahaleleriyle bu hareketler bastırılmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, ABD’nin Türkiye’de sol hareketlere karşı yürüttüğü stratejilerin bir parçasıydı. Darbeler sonrasında Türkiye’deki sol örgütler zayıflatılırken, ABD’nin “yeşil kuşak” ve “Ilımlı İslam” projeleri devreye sokularak, Türkiye’de İslamcı hareketlerin güçlenmesine zemin hazırlandı. Bugün, 6. Filo’nun yeniden Türkiye’ye gelişi, tarihin bu karanlık dönemlerini yeniden hatırlatıyor.