Dünya Alarm Veriyor: Tekirdağ’da Yeraltı Suyu 400 Metreye İndi
15 Mayıs Dünya İklim Günü, iklim krizine karşı verilen uyarıların daha da sertleştiği bir dönemde kutlanıyor. Türkiye’nin en verimli tarım ovalarına sahip Trakya’da yağış rejimi bozuldu, yeraltı su seviyeleri hızla düşüyor, tarım ve içme suyu kaynakları tehdit altında. Uzmanlara göre dünya artık bir uyarı değil, gezegenimiz ve yaşadığımız habitat doğrudan bir alarm veriyor.
TEKİRDAĞ’DA YAŞAYANLAR SU KRİZİNİ FATURADAN İBARET SANIYOR
Türkiye’nin kuzeybatısında yer alan Tekirdağ, sanayi, tarım ve kıyı turizmiyle öne çıkan bir şehir. Trakya Bölgesi’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Tekirdağ’da ayçiçeği, buğday, üzüm ve meyve üretimi yaygın. Ancak iklim değişikliği, bu potansiyeli giderek tehdit ediyor.
Bölgede son yıllarda yağış rejimi değişti, ilkbahar ve yaz aylarındaki yağışlar azaldı. Özellikle ayçiçeği gibi suya hassas bitkilerde verim kaybı endişesi artıyor. Uzmanlara göre Trakya’nın gelecekte en çok etkileneceği konuların başında kuraklık, toprak verimliliğinin düşmesi ve su temininde yaşanacak zorluklar geliyor.
Özellikle Tekirdağ’da yeraltı su kaynakları da ciddi baskı altında. Su temini için açılan kuyuların derinliği 300-400 metreye kadar ulaşmış durumda. Bu durum, hem enerji maliyetlerini artırıyor hem de bölgenin hidrolojik dengesini bozuyor. Tarımda hâlâ geleneksel sulama yöntemlerinin kullanılması, su israfını büyütüyor. Modern, damla ve yağmurlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, bölge için hayati önem taşıyor. Tekirdağ’da yaşayanların su krizini, su faturalarından ibaret sanıyor oluşu vahim sonuçlara neden olabilir. Çünkü su bu kadar hoyratça kullanılırsa, susuzluk krizi meydana geleceği için Tekirdağlılar suyun pahalı olmasından şikayet edemeyecek. Çünkü ortada satın alınabilecek su kalmamış olacak!
DÜNYANIN DEĞİŞİK NOKTALARI ALARM SEVİYESİNDE
Küresel ölçekte de tablo iç açıcı değil. Son yıllarda yaşanan rekor sıcaklıklar, kutup buzullarındaki hızlanan erimeler ve okyanus akıntılarındaki dengesizlikler, gezegenin sınırlarının zorlandığını gösteriyor. Bilim insanları artık “iklim değişikliği” yerine doğrudan “iklim krizi” kavramını kullanıyor. Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan raporlar, 1,5°C eşiğinin aşılmak üzere olduğunu ve bu durumun geri dönülemez etkiler doğurabileceğini açıkça ortaya koyuyor.
15 Mayıs Dünya İklim Günü, bu bağlamda yalnızca bir takvim günü değil; hem yerel hem küresel ölçekte geleceğimizi sorgulama, yaşama şeklimizi gözden geçirme ve harekete geçme çağrısı niteliğinde. Trakya’dan Amazonlara, Afrika savanlarından kuzey kutbuna kadar tüm dünya aynı sorunun farklı belirtilerini yaşıyor: Doğa bizi uyarıyor ama zaman hızla daralıyor.