Devletin kurumları birbirini onayladı: “İklim krizi kapıda!”
Marmara Bölgesi’nde ekim yağışları, 1991-2020 yılları arasını kapsayan döneme ait uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 81, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 60 azaldı. Bunu duyuran Anadolu Ajansı, bilgiyi Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden aldığını ifade ediyor.
AA muhabirinin Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgilere göre, bölgede ekim ayında düşen yağışın uzun yıllar ortalaması 72 milimetre ölçüldü.
Bölgeye geçen yıl ekimde 34,3 milimetre, bu yılın aynı döneminde ise 13,9 milimetre yağış düştü.
Buna göre bölgede ekim yağışları, uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 81, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 azaldı.
Bölgede Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul ve Yalova’da son 23 yılın en düşük ekim yağışı kaydedildi.
“Yağışlar Aralık’ta artmaya devam edecektir”
İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Dr. Öğretim Üyesi ve meteoroloji uzmanı Güven Özdemir, AA muhabirine, geçen yıl Türkiye’nin istenilen yağışları alamadığını ve kar kuraklığının yaşandığını söyledi.
Ekimde Türkiye’de yağışların azaldığını belirten Özdemir, “Marmara Bölgesi’nde ekimde normaline göre yağışlar yüzde 81, geçen yıla göre yüzde 60 azaldı. Bunun sebebi 1 yıl boyunca Azor Yüksek Basıncı’nın etkisinde kalmamız.” dedi.
Özdemir, İstanbul’a su sağlayan barajlardaki doluluk oranının yüzde 28’lerde, ancak Türkiye genelinde bu durumun yüzde 40 ila 50 arasında olduğunu kaydetti.
Kasım ayında olduklarına dikkati çeken Özdemir, “Mevsim olarak sonbaharın son günlerini yaşıyoruz. Eylül ve ekimde beklediğimiz yağışları alamadık, son derece kurak geçti. Kasımın sonu itibarıyla yağışlar biraz daha kendini göstermeye başladı. Yağışlar aralıkta artmaya devam edecektir. Bu kışın yağışlı ve soğuk geçeceğini bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
Güven Özdemir, Türkiye’nin su stresi çeken bir ülkeden kıtlık çeken bir ülkeye doğru gittiğini sözlerine ekledi.
İklim Krizinin Ayak Sesleri: Acil Önlem Alınmazsa Felaket Kapıda
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ve Anadolu Ajansı’nın verileri, Marmara Bölgesi’ndeki kuraklık tablosunu net bir şekilde ortaya koyarken, bu durum iklim krizinin artık inkâr edilemez bir gerçeğe dönüştüğüne işaret ediyor. Uzmanlar, bu krizin yalnızca bir başlangıç olduğunu ve önlem alınmazsa çok daha büyük sorunlarla karşılaşılacağını vurguluyor.
“Su Kıtlığı Kapıda”
Türkiye’nin bir süredir su stresi çeken bir ülke olarak değerlendirildiğini belirten uzmanlar, gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda bu tablonun hızla su kıtlığına dönüşeceği uyarısında bulunuyor. Baraj doluluk oranlarının düşüşü, yağış miktarlarının azalması ve tarımsal kuraklığın artması, su krizinin günlük yaşama etkilerini şimdiden hissettirmeye başladı.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Dr. Güven Özdemir, Marmara Bölgesi’ndeki yağış azalışını değerlendirdiği açıklamasında, “Bu tablo, iklim krizinin ülkemizi nasıl etkilediğini net bir şekilde gösteriyor. Eğer gerekli adımlar hızlı bir şekilde atılmazsa, sadece Marmara değil, Türkiye’nin birçok bölgesi su krizine sürüklenecek” dedi.
Bakanlık Yetersiz Kaldı
Devletin önemli kurumları olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Anadolu Ajansı, yağışlardaki dramatik düşüşü ve bunun iklim krizine işaret ettiğini vurgularken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın konu hakkında yeterince etkili adımlar atmaması eleştiri konusu oldu. Uzmanlar, uzun vadeli bir ulusal su yönetimi stratejisi oluşturulması gerektiğini belirtirken, mevcut politikaların bu krize cevap vermekte yetersiz kaldığını dile getiriyor.
“Felaket Senaryoları Gerçek Olabilir”
İklim krizine yönelik etkili politikaların hayata geçirilmemesi durumunda, önümüzdeki yıllarda yaşanabilecek sorunlar arasında şunlar sıralanıyor:
- Tarımsal Üretimde Büyük Kayıplar: Sulama suyu yetersizliği nedeniyle başta Marmara olmak üzere tarımsal üretimde ciddi düşüşler yaşanabilir. Bu da gıda fiyatlarında büyük artışlara ve kıtlığa yol açabilir.
- Şehirlerde Su Kesintileri: Barajlardaki doluluk oranlarının düşmesi, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde uzun süreli su kesintilerini beraberinde getirebilir.
- Ekosistemin Bozulması: Yağış miktarlarının azalması, doğal su kaynaklarının tükenmesine ve birçok ekosistemin yok olmasına neden olabilir.
Uzmanlardan Çözüm Önerileri
Uzmanlar, bu sorunlarla mücadele etmek için acil olarak şu adımların atılması gerektiğini vurguluyor:
- Yağmur suyu hasadı ve geri dönüşüm sistemlerinin yaygınlaştırılması.
- Yeraltı su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde kullanılması.
- İklim krizi ile mücadelede daha etkili yasaların çıkarılması ve mevcut politikaların gözden geçirilmesi.
- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bilimsel ve etkili çözümleri önceliklendirecek şekilde yeniden yapılandırılması.
Türkiye’nin iklim krizine karşı topyekûn bir mücadele başlatması gerektiğini belirten sivil toplum kuruluşu temsilcileri, “Bu sadece bir doğa sorunu değil, aynı zamanda bir gelecek meselesi. Geç kalmadan harekete geçmek zorundayız” diyerek çağrıda bulundu.