Dolandırıcılar Boş Durmuyor! Trolden Beter Seçmen de…
Yapay zekâ ile hazırlanmış sahte videolar sosyal medyada hızla yayılıyor. Bu videolara yapılan yorumlar, toplumdaki bilgi uçurumunu gözler önüne seriyor. Özellikle AKP’ye oy veren birçok seçmenin bu içeriklerin sahte olduğunu fark edememesi, hem dijital cehaletin hem de çaresizliğin ne kadar derinleştiğini ortaya koyuyor.
Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’na aitmiş gibi gösterilen yapay zekâ üretimi sahte videolar, sosyal medyada infial yarattı. Facebook’ta paylaşılan videoya yapılan yorumlar, sadece dijital okuryazarlık seviyesini değil, seçmen kitlesi arasındaki kutuplaşmayı da ortaya koydu.

Sahte Bir Video, Gerçek Bir Ayrışma
Sosyal medya platformu Facebook’ta dolaşıma sokulan bir video, Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nu hedef alıyor. Yapay zekâ ile üretilmiş videoda, kamuoyuna “kolay yoldan para kazanma” vaadiyle sahte bir içerik sunuluyor. Ancak mesele sadece bir dolandırıcılık girişimi değil; aynı zamanda toplumsal bilinç seviyesinin, siyasi aidiyetin ve dijital farkındalığın röntgeni.
Yapay Zekâyı Ayırt Edemeyenler
Paylaşılan videonun altına yapılan bazı yorumlar dikkat çekici:
- “Seni hırsız karı seni, utanmadan bir de savunma yapıyor…”
- “Milletin gözünün içine baka baka hâlâ yalan söyleniyor. Hain sözcü.”
- “Yengeniz de yedi, yetmedi sizin de hakkınızı yedi…”
Bu ifadeler, videonun gerçek olduğunu zanneden ve muhalefet figürlerine doğrudan hakaret eden bir kesimin varlığını ortaya koyuyor. Ne yazık ki bu kitle, içeriğin yapay zekâ tarafından oluşturulduğunu ya fark edemiyor ya da görmek istemiyor.
Eleştirel Düşünceyle Tepki Verenler
Yorumların bir kısmı ise videonun sahte olduğuna hemen dikkat çekiyor:
- “Yapay zekayla konuşturmuşlar, en cahili bile anlar bu kurguyu.”
- “Bu bence yapay zekâ ile yapılan bir oyun.”
- “Sakın inanmayın, yapay zekâ ürünü.”
Bu farkındalık, dijital medya okuryazarlığına sahip seçmen kitlesinin varlığına işaret ediyor. Özellikle şehirli, eğitim seviyesi daha yüksek ve teknolojiyle iç içe bireyler, bu tip içeriklere karşı daha temkinli.
Facebook’un Sınıfta Kaldığı An
Bu denli sert hakaretlerin ve dezenformasyon içeriklerinin Facebook moderasyonu tarafından engellenmemesi, platformun dezenformasyona karşı pasif durduğunu da gösteriyor. Küfür, hakaret, iftira ve asılsız suçlamaların hiçbir denetime takılmadan yayınlanması, dezenformasyonun kurumsallaşmasına hizmet ediyor.
Siyasetin Göbeğinde Dijital Cehalet
Bu olay, Türkiye’de dijital okuryazarlık seviyesinin siyasal tercihlere göre nasıl şekillendiğini de gözler önüne seriyor.
- CHP’ye oy veren kullanıcılar sahteciliği kısa sürede tespit edebiliyor.
- AKP tabanındaki bazı seçmenler ise bu tür videoları gerçek sanarak linç kültürünü körüklüyor.
Bu, sadece bireyleri hedef alan bir nefret söylemi değil; aynı zamanda dijital çağın gerisinde kalan toplumsal kesimlerin nasıl kolayca manipüle edilebileceğini gösteren bir kırılganlık.
Bir Tehlike Alarmı: Derin Sahtekârlık Çağı
Yapay zekâ teknolojisinin bilgi kirliliği yaratmak için kötüye kullanılması, “derin sahtecilik” (deepfake) çağına girildiğinin habercisi. Toplum, gerçek ile kurgu arasındaki sınırın bulanıklaştığı bu çağda ciddi bir medya okuryazarlığı reformuna ihtiyaç duyuyor.
Ne Yapmalı?
Bu tür dijital saldırılara karşı bireylerin ve kurumların daha bilinçli olması gerekiyor:
- Belediyeler ve siyasi partiler dijital okuryazarlık eğitimleri düzenlemeli.
- Facebook gibi platformlar Türkçe içerik denetimi konusunda daha aktif rol almalı.
- RTÜK ve BTK, sahte videolar üzerinden yapılan siyasi manipülasyonlara karşı yaptırım uygulamalı.
- Okullarda “medya okuryazarlığı” dersi güncellenerek yapay zekâ içeriği de kapsamalı.
Son Söz
Tek bir yapay video, milyonların algısını yönlendirebilir. Ama o videoya yapılan yüzlerce yorum, bir toplumun dijital düzeyini, siyasi ayrımını ve medya karşısındaki çaresizliğini ortaya koyar. Bu nedenle mesele sadece bir sahte video değil; bir gerçeklik krizi.
İşte Sahte Bir Dolandırıcılık Videosunun Altına Yapılan Yorumlar:



