Türkiye Belediyeler Birliği, Tarihi Bir Kavşağın Eşiğinde
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), 29 Mayıs 2025 Perşembe günü (bugün) Ankara’da toplanıyor. Gündemde yıllık faaliyet raporları, bütçe hesapları, kadro düzenlemeleri, encümen seçimleri ve teşkilat yapısında değişiklikler var. Ancak bu yılki toplantının gölgesinde, teknik ayrıntılardan çok daha derin bir mesele var: Türkiye’nin en yüksek oyla seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hâlen cezaevinde olması.
TBB’nin bu toplantıya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu olmadan girecek olması, sadece sembolik bir boşluk yaratmıyor. Bu durum, aynı zamanda yerel demokrasi, hukuk devleti ve temsil meşruiyeti açısından da ülkenin nasıl bir siyasi uçuruma sürüklendiğinin resmi.
Sandığa Vurulan Darbenin Normalleştirilme Tehlikesi
İmamoğlu’nun tutukluluğu, artık sadece bir mahkeme kararıyla açıklanabilecek bir durum olmaktan çıkmış durumda. Ortada ne şeffaf bir yargılama var, ne kamu vicdanını tatmin eden bir gerekçe. Tüm göstergeler, sürecin siyasi saiklerle ilerlediğini gösteriyor.
Buna rağmen Türkiye Belediyeler Birliği’nin, bu ağır tabloyu yok sayarak olağan bir gündemle toplanacak olması, demokratik kamuoyunda “sessiz onay” izlenimi yaratıyor. Mevzuat ne derse desin, bu toplantı artık teknik değil, ahlaki bir sınavdır.
AKP ve MHP’li Delegeler İçin Gerçek Test: Bugün Susan, Yarın Savunulamaz
Toplantıya katılacak olan AKP ve MHP’li üyeler için bu meclis oturumu aynı zamanda bir demokrasi testi niteliğinde. Bugün rakip gördükleri bir belediye başkanının siyasi gerekçelerle cezaevine konmasına sessiz kalmaları, yarın kendi başlarına benzer bir müdahale geldiğinde kimsenin onları savunamayacağı bir düzenin altına imza atmaktır.
Yargı bir kez siyasetin emrine girdiğinde, kimin hedefte olacağı zamanla değil, güç dengesiyle değişir. Bugün alkışlanan baskı aracı, yarın döner dolaşır, kendi saflarını da vurur.
Uluslararası Alanda Derinleşen Yüz Karası
İmamoğlu’nun yokluğu sadece Türkiye iç siyasetinde değil, uluslararası kamuoyunda da büyük yankı uyandırıyor. Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Türkiye’nin de altına imza attığı açık hükümlerle seçilmiş yerel yöneticilerin görevlerini özgürce yürütmesini garanti altına alıyor. Bugün ise İstanbul gibi bir dünya kentinin belediye başkanı, seçilmiş olmasına rağmen cezaevinde.
Ve Türkiye Belediyeler Birliği, tam da bu şart ihlali gerçekleşmişken, üstelik fail yargı değil siyasetken, hiçbir şey olmamış gibi yönetmelik görüşmeye hazırlanıyor. Bu tavır, sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da Türkiye’nin demokratik imajına onarılamaz zararlar veriyor.
Ekonomi de Bu Krizin İçinde
Tüm bu sürecin ekonomiyle ilgisiz olduğunu düşünenler yanılıyor. Sermaye, belirsizlikten kaçar. Seçilmiş bir belediye başkanının siyasi gerekçelerle görevinden uzaklaştırılıp hapse atıldığı bir ülkede, uluslararası yatırımcı da, kredi kuruluşu da durup düşünür. Sadece siyaset değil, ekonomi de çöküşe sürüklenir.
Bugün TBB, yerel yönetimlerin gücünü ve itibarını temsil etmek yerine, siyasi iktidarın gölgesinde sıradanlaştırılırsa, yarın sadece belediyeler değil, tüm kentler hizmetten, kaynaklardan ve itibardan yoksun kalır.
TBB Meclisi’nde Oylanacak Olan Raporlar Değil Ülkenin Geleceğidir
TBB’nin 29 Mayıs’taki toplantısında kağıt üzerinde faaliyet raporları, bütçeler, komisyon seçimleri var. Ancak gerçekte oylanacak olan, bu ülkenin hangi yolda ilerleyeceğidir.
– Hukukun mu, keyfiyetin mi?
– Sandığın mı, sopa siyasetinin mi?
– Demokratik dayanışmanın mı, antidemokratik uygulamaların mı?
Bu toplantı, bir karar organının ötesinde, Türkiye’nin yakın tarihine düşecek bir nottur. Ve o not şunu gösterecektir:
Bu ülkenin yerel yönetimleri, sadece hizmet üretmekle değil, demokrasiyi savunmakla da yükümlüdür.
İmamoğlu’nun yokluğuna göz yuman her yapı ve her birey kendi geleceğini inkâr ediyor demektir!
Ve Türkiye, her suskunluk anında biraz daha karanlığa sürüklenecektir. Bugünkü oylamalar esnasında bu kötü gidişe dur deme basireti göstermeyen her belediye başkanı, yarın çocuklarının yüzüne bakamayacak derecede utanç içinde yaşamak zorunda kalabilir. Bu gerçeği hiç kimsenin unutmaması gerekiyor.