Sazlıdere’de yıkım başladı!
Tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun “Yokluğumu fırsat bilip Sazlıdere Barajı’nın etrafına 24 bin konut dikiyorlar” çıkışı gündeme oturdu. Su kaynağının ortasında çalışan iş makineleri, çevre hukukunun ve şehir planlamasının yok sayıldığını gözler önüne serdi.
İstanbul’un Su Kaynağı Betonla Kuşatılıyor
Silivri Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamaları, gözleri yeniden “Kanal İstanbul” güzergâhına çevirdi. İmamoğlu’nun yokluğunda hız verilen inşaat faaliyetleri, İstanbul’un can damarı su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nın etrafında dev bir betonlaşma süreci başlatıldığını ortaya çıkardı.
TOKİ, Barajın Dibine İş Makinesi Soktu
İmamoğlu’nun iddiasına göre, TOKİ tarafından başlatılan projede tam 24 bin konutun temeli atıldı. Üstelik bu yapılaşma, barajın “mutlak koruma alanı” içerisinde gerçekleşiyor. Görüntülerde, geniş bir alanda çalışan iş makineleri, baraj havzasını adeta şantiye alanına çevirmiş durumda. Hatta bölgede arıcılıkla geçimini sağlayan bir yurttaşın kovanlarının bile inşaat alanının ortasında kaldığı görüldü.
İSKİ’den Sert Uyarı: Ruhsatsız ve Mevzuata Aykırı
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), projeye ilişkin hukuki süreçleri başlattı. Yapılaşmanın hem havza koruma mevzuatına aykırı olduğunu hem de resmî ruhsatının bulunmadığını açıklayan İSKİ yetkilileri, ilgili kamu kurumlarını yazılı olarak uyardı. Ancak bugüne kadar herhangi bir geri adım atılmadığı bildirildi.
“Suyun Dibine Girdiler, İSKİ’ye Bile Haber Vermediler”
İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Dozer ve iş makinelerini suyun dibine kadar sokmuşlar. Sazlıdere Barajı’nın içme suyu kullanım oranını %100’den %0’a düşürüp bunu İSKİ’ye bile bildirmemişler. Kamuoyundan gizlenmiş bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla bu yapılıyor,” ifadelerini kullandı.
“Rant ve Talan Projesi”ne Yeni Kriz: İklim Krizi
İmamoğlu’nun açıklamasında öne çıkan bir diğer vurgu ise çevre felaketi tehdidiydi. “Bir damla suyumuz dahi feda edilemez” diyen İBB Başkanı, “İklim kriziyle boğuştuğumuz şu günlerde, siz krize bir kriz daha ekliyorsunuz,” ifadeleriyle Kanal İstanbul’un yalnızca bir şehircilik değil, ekolojik güvenlik meselesi olduğunun altını çizdi.
Çevreciler ve Uzmanlar Ayakta
Çevre ve şehircilik uzmanları, projenin geri dönülemez zararlar doğurabileceğini belirtiyor. Su havzası çevresinde yapılaşmanın barajın ömrünü kısaltacağı, suyun kalitesini düşüreceği ve bölgenin iklim direncini zayıflatacağı vurgulanıyor. Ayrıca, mutlak koruma alanında yapılaşma yapılmasının Anayasa ve ilgili çevre yasalarına da aykırı olduğunun altı çiziliyor.
SORULAR CEVAP BEKLİYOR:
- Cumhurbaşkanlığı’nın kararı neden kamuoyundan saklandı?
- TOKİ’ye bu alanda yapılaşma yetkisi kim tarafından verildi?
- İSKİ’nin resmi itirazları neden dikkate alınmadı?
- İstanbul’un içme suyu güvenliği kimlerin çıkarına feda ediliyor?
SONUÇ: “YA KANAL YA İSTANBUL” ÇIĞLIĞI YİNE YÜKSELİYOR
İmamoğlu’nun tutukluluğunda başlatıldığı iddia edilen bu proje, sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin çevre ve şehircilik tarihinde kara bir leke olarak kayda geçmek üzere. Milyonlarca insanın içme suyu kaynağını riske atan bu beton hamlesi, halkın sağlığını, doğayı ve gelecek nesilleri tehdit ediyor.