Kadir Başkan neyin peşinde?

Kıymetli okurlarım;

Uzun süreden beri elim kaleme gitmiyordu. Sağ olsun Trakya Politik’teki çalışkan kadro da bize çok fazla yüklenmiyor. Ancak bugün okuduğum haberin ardından kâğıdın ve kalemin yakasına yapıştım adeta…

***

Konu, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi ve işçiler arasında bitmek tükenmek bilmeyen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sezonu… Biz bu filmi daha önce görmüştük. 2020 Sonbaharında yine aynı şeyler olmuş, emekçiler üzülmüş, süreç uzamış, belediyenin kurumsal kimliği yıpranmıştı. Aynı filmi yüz kere izlemeye hiç gerek yok. O yüzden kısa kısa notlar halinde yazacağım. Umarım konunun muhatabı olan emekçi kardeşlerim bu yazıyı Kadir Albayrak’a okutmanın bir yolunu bulurlar.

***

Evet, ülke zor bir süreçten geçiyor ve belediyelerin gelirleri de giderleri karşılamakta zorlanıyor. Burası önemli bir husus ve belediye başkanlarının ne kadar zor durumda kaldığını da hepimiz biliyoruz. Öncelikle bu gerçeğin altını çizelim ve anlayış çıtasını koyarak yazıya başlayalım. Ammaaaaa… Bu bazı gerçekleri de çatır çatır söylememizi engellemiyor. Yazıyı lütfen sonuna kadar okuyun.

***

Örneğin… Kadir Başkan suya % 50 zam yapmak istediğinde bu kararı kendi partisinin grubunda da geçirecek ve bu zammı yapacaktı. Ülkemizde gerçek enflasyonun üç haneli rakamlara çıktığı günümüzde su faturası ha 100 lira gelmiş, ha 150 lira… 400 liralık elektrik faturasının, 1200 liralık doğalgaz faturasının yanında 50 lira su farkının lafı bile olmaz! Ama bu fark, Kadir Başkan’ın elini rahatlatmak için gayet güzel bir gelir olur-du. Sağ olsun bazı CHP’li belediye başkanları fatura başına 15 liranın halkçılık falan olduğunu sanarak, aslında yüzde 70-80 olması gereken artışı yüzde 35’te bıraktı.

***

Suya zam yapılamamasını bir kenara koyalım. Yahu bu belediyelerde taşeron sistemi kaldırılmamış mıydı? Neden halen TESKİ’nin işlerini müteahhit firmalara taşeron olarak veriyorlar? Taşeron sistemi, kamuda kişilerin ceplerine para indirmesi için icat edilmiş bir yöntemdir. Bir işi yapması için birileri ihale “kazanır”, ondan sonra ihaleyi kazanan o işi fahiş fiyatlara yaparak bir saadet zinciri kurar. Bunu beş yaşındaki çocuk bile bilir bu memlekette, haksız mıyım? Sen vidanjör, kuka alıp hizmete geçiremeycek bir kurum musun ki bu işleri birilerine ihale edip duruyorsun? O kişilerin ve zincirin cebine giden para var ya, hah işte o para şu anda kendi emekçi personeline veremediğin paranın ta kendisidir Kadir Başkan! Vay efendim, kamu işçisine iş yaptıramıyormuşsun da ondan müteahhit firmalarla çalışıyormuşsun. Hadi oradan, siz onu benim külahıma anlatın. Asıl müteahhit firmaya doğru düzgün iş yaptıramazsın. Patlayan boru, aynı yıl içinde on kere daha patlasın diye bakar yüklenici firmanın at hırsızı patron bozuntusu. Yalan mı? Bunları yıllardır yaşıyoruz.

***

Müteahhit aşkı bitmek bilmiyor. Hadi onu anladık, mesele tamamen duygusal. O zaman sürdürülebilir olması için bu meselelerde para bulman lazım. Gelir arttırıcı çalışma diye bir şey duydunuz mu? Caddelerdeki, sokaklardaki tabela ve reklamları en son ne zaman revize ettiniz? Buralardan yüzde 50 ila 80 seviyesinde verim artışı sağlanabileceğinin örnekleri mevcut. Kadir Başkan işin ehlini bulup bunları yaptırabilir. Ama işinde liyakat sahibi kişileri ve bürokratları bulabilirse… Yoksa “siyasi gönül borcu” diyerek saçma sapan tipleri koca koca şirketlerin en başına geçirmeye kalkarsan, akaryakıt vurgunlarından yakanı sıyıramazsın.

***

Emekçiye vereceğin parayı, yiyiciye verirsen ortada para falan kalmaz elbette. Yerimiz çok uzun daha neler neler yazarız da vaktim değerli Sayın Başkan. Şimdi müteahhitlerin cebine akan muslukları kapatma zamanı. Şimdi çalışmaya niyeti olmayan ve kurumundan boş yere maaş alanları ayıklama zamanı. Şimdi, geçmişten ders alma zamanı. Yoksa senin zamanın en fazla iki yıl olur. “Demişti” dersin.

Not: Konunun takipçisi olacağım. DİSK’te mücadele eden kardeşlerim emeğinin hakkını alana kadar gerçekleri yazmaya devam edeceğim.