Albayrak, 12 Eylül’e rahmet okuttu! 

Kıymetli okurlarım;

Benim bu sitedeki işim gücüm eleştirilmeyeni eleştirmektir. Bilenler bilir. Ancak dün öyle bir durum oluştu ki şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Trakya Politik’te emek veren genç arkadaşlarım haberi gönderdiklerinde ne diyeceğimi şaşırdım. Zira, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan “protesto alanı” da gören herkese “yok artık” dedirtmeye yetti.

***

Bildiğiniz gibi Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin yeni binasının açılışında ara zam alamayan ve mevcut ekonomik koşullar altında günden güne ezilen işçiler protesto gösterisi yapmış ve Başkan Kadir Albayrak’a deyim yerindeyse konuşturmayacak derecede tepki göstermişlerdi.

***

İşçiler, azarlanacak tebaa değildir

Albayrak bu protestolar üzerine emekçileri “Bitti mi, tamam mı” diye çocuk azarlar gibi azarlamış, onların taleplerini pek de umursamadığını göstermişti. Kadir Başkan daha sonra Klişe programına verdiği röportajda protestoya yalnızca 150 işçinin katıldığını belirterek durumu yeniden çarpıtmıştı. Zira mesai saati içerisinde sendikanın yönetim kademesi haricinde katılım olması işçiler adına hukuki sorun yaratabilirdi; yaratmasa bile işten atılma korkusu veya Süleymanpaşa’ya çok uzak bir yerde bulunmak gibi hususlardan hareketle bu rakamın çok fazla olduğu bile öngörülebilir bir gerçek. Haydi, onu da geçtim davet edilen ve gelmesi zorunlu bir sürü siyasi, bürokrat ve protokolün dışında töreni izlemek için sıradan vatandaş olarak oraya gelen 150 kişi de yoktu; o ayrı bir sorun!

***

Kılıçdaroğlu, hesap uzmanıdır!

Kadir Bey “Zihni Sinir” modeli icatlarıyla konuyu geçiştirmeye çalışıyor. Protestolar sonrasındaki sorulara dair daha da ileri giderek CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisini desteklediğini ve teselli ettiğini ileri sürüyor. Kılıçdaroğlu, hesap uzmanıdır! Tüm belediye bütçesinin yüzde biriyle (Evet, evet yanlış duymadınız yalnızca % 1’i) verilecek bir zammı vermeyerek olayları bu noktaya tırmandırmanın kuşkusuz bir bedeli olacaktır. CHP liderinin kendi hesabını genel seçimlerden kısa bir süre sonra yapılacak ilk yerel seçimlerde çok net biçimde yapacağını izleyerek göreceğiz.

***

Bütün bunlar olurken ve meselenin artık bir uzlaşı noktasına varması gerektiğinde parti yönetimi başta olmak üzere herkes kararlı hale gelmişken Kadir Bey’den yeni bir “Zihni Sinir” modeli icat geldi. Akıl sağlığını yitirmemiş, mantık çerçevesini terk etmemiş, azıcık hukuk bilen insanlar gördüklerine inanamamıştı. Dikilen tuhaf bir tabela ile tuhaf bir kör nokta “TBB Protesto Alanı” olarak hizmete açıldı. Kadir Albayrak’a yaranmak isteyen bazı aklı evveller ise “Bravo işte demokrasi budur” naraları atmaya başladı.

***

“Şaka mısınız siz?”

Meseleye yorum yapanların yarısından fazlası neyse ki “Bu bir şaka mı?” sorusunu sordu. Bazı yorumlarda protestolarına devam edecek olan işçilere gözdağı verildiği ifade edildi. Zira, Kadir Albayrak yetkilerini ve görevlerini fena halde şaşırmış durumda… Yanındaki hiç kimse “Efendim ne yapıyorsunuz, rezil oluruz, tarihe kara mizah olarak geçeriz.” demiyor mu? 

***

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 34. Madde:

B. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı

Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

***

Gösteri ve yürüyüş yapmak için hiç kimsenin hiç kimseden icazet almasına gerek yok yani Kadir Bey. Şaşırdın kendini iyice… “Gel belediyenin önünde eylem yap, ama benim diktiğim tabelanın altında yapacaksın” deme cüretini nereden alıyorsun? Dalga mı geçiyorsun? Sahiden siz emekçileri ne sanıyorsunuz? Liyakati bir kenara bırakarak, iş deneyimi sıfır olan kişileri işe almanız, işçi sınıfının tamamen biat etmesini arzulamanızla alakalı olabilir mi?

***

Tüm bunlar 12 Eylül günü oldu!

Bu hususa dikkatle bakın kıymetli okurlarım. Yukarıdaki anayasa maddeleri 12 Eylül Darbesi döneminden kalmadır. Yani o anayasa ülkemiz tarihinin en karanlık, en baskıcı, en zorba yılları olan askeri cunta yönetiminde sıkıyönetim altında kaleme alınmıştır. Her ne kadar riayet edilmese de o dönemde dahi insanların toplantı ve gösteri YÜRÜYÜŞÜ yapma hakkı anayasadan çıkarıl(a)mamıştır.

***

Pekâlâ, Kadir Bey ne yaptı? Bir tabela dikerek “Ben burada gösteri yapmanızı uygun görüyorum. Başka yerde değil, burada toplanacaksınız. Yürüyüş falan da yapmayacaksınız, burada dikeleceksiniz.” dedi. Hadi ya, ciddi misiniz? Önceden sizden yazılı veya sözlü izin alınmasını da ister misiniz? Okunacak olan basın açıklamasının içeriği hakkında şahsınız veya kurumunuz tarafından olur belgesi alınmalı mı? Ne hazin, ne kadar acıklı bir durum, değil mi? Üstelik bütün bunların hepsi 42 yıl sonra yine bir 12 Eylül günü yapıldı.

***

Kadir Bey 12 Eylül’e rahmet okuttu!

Eskiden kendini devlet zanneden bazı hödük bürokratlar tarafından sıkça tekrarlanan bir söz vardı: “Bu ülkeye sosyalizm, komünizm gelecekse bile onu da biz getiririz.” CHP’li bir büyükşehir belediye başkanının aynı tuhaf kafayla hareket ediyor oluşu 42 yıl sonra yine bir 12 Eylül günü 12 Eylül anlayışına ve hukukuna bile rahmet okuttu. Sözün bittiği yerdeyiz, pes!

Not: Hiç kimse güneşin altındaki çorak toprak alana tabela dikip “Benim gösterdiğim yerde protesto yapacaksınız” ukalalığını demokrasi falan diye yutturmasın. Size mi soracak insanlar nerede protesto yapacağını? Temel hak ve özgürlükleri, emekçilerin alın terini zerre kadar umursuyor olsaydınız o tabelaya harcadığınız parayla 10-15 koli su alıp o gün protesto eden işçilerin kuruyan diline damağına merhem olurdunuz. Kimse emekçinin aklıyla dalga geçmeye kalkmasın. O saçma sapan tabela da derhal oradan kaldırılsın.