Cumhuriyet, CHP Kurultayı ve Tekirdağ’da seçim
Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisi dışında ikinci yüzyılına giren çok önemli bir kurum daha var: Cumhuriyet gazetesi.
Gazeteci çağının tanığıdır. Adını Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet gazetesi bu anlamda gazetecilik mesleğinin hakkını en çok veren, en köklü kurumdur. Kuşkusuz yüz yıllık bir tarihi bu köşe yazısıyla anlatabilmek mümkün değil. Ancak Cumhuriyet gazetesinin yakın geçmişi üzerinden günümüze ışık tutmak ve hafıza yenilemek keyifli ve yararlı olacaktır.
Kısa kısa notlar halinde ilerleyecek bu fikri takip sonunda CHP’deki değişimin izini sürmeyi, ülkedeki baskı ortamının istikrarlı geçmişini ve bölge siyasetine yansımalarına dair ufuk açmayı amaçlıyoruz.
Cumhuriyet (gelecekten de) haber verdi
Tarih 25 Eylül 2008. Türkiye nefesini tutmuş dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu arasında Uğur Dündar yönetiminde Meclis’te gerçekleştirilen tartışma programını izliyordu. Kılıçdaroğlu elindeki belge ve bilgilerle Fırat’a ait TIR’larla uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığını kanıtlarıyla ortaya döktüğünde Cumhuriyet gazetesi Ankara bürosunda bir gazetecinin ağzından şu sözler çıktı: “Bu adam CHP’ye genel başkan olacak.” O gün gelecek okuması yapan gazeteci Sertaç Eş şu anda Cumhuriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi konumuna geldi.
Henüz iki yıl geçmemişti ki Baykal’ın kaset skandalı patlayınca Kılıçdaroğlu büyük bir mutabakatla CHP’nin yeni genel başkanı oldu.
Kılıçdaroğlu’nun şahlanış öyküsü ve düşüşü
2015 baharında Cumhuriyet gazetesi yeni bir sürecin içine girmişti ve yenilenmenin hedeflendiği değişimin doğum sancıları yaşanıyordu. Gazetenin Şişli’deki binasının üst katı hummalı çalışmalara sahne olurken sabahın erken saatinde sadece iki kişinin bulunduğu odaya biri başını uzatarak “Can’ın odası ne tarafta acaba?” diye sordu. Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın odasını soran kişi o tarihte CHP’nin Medya ve İletişimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Enis Berberoğlu’ndan başkası değildi.
Çantasında MİT TIR’ları haberinin genişletilmiş ayrıntılarıyla gelen Berberoğlu ve haberi yayınlayan gazete yöneticileri için bitmek bilmeyen cadı avı işte böyle başladı. 2015 baharında Berberoğlu’nun elindeki haberi Cumhuriyet gazetesine teslim etmesini söyleyen Kılıçdaroğlu, iki yıl sonra milletvekili olmasına rağmen Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine beklenmedik bir hamleyle karşılık verdi.
*
Elinde sadece “adalet” yazan bir dövizle Ankara’dan yola çıkan Kılıçdaroğlu, 25 günlük yürüyüşünü İstanbul’da dev bir mitingle taçlandıracak; akabinde Çanakkale’de CHP’li belediyelerin gövde gösterisine dönüşen Adalet Kurultayı sayesinde partisini 2019 Yerel Seçimleri zaferine hazırlayacaktı.
*
Uyuşturucu TIR’larını ifşa ederek hızla yükselen bir politikacı, yıllar sonra silah TIR’larının ifşasına karşı hapis istemine direnerek adeta şahlanıyordu. Bürokrasinin bağrından gelen sakin yapılı bir siyasetçi, yollarda slogan atarak ve kaldırımın nabzını tutarak iktidara yürüyordu.
*
Ancak olmadı. İktidarın neredeyse kendisini de tutuklamakla gözdağı verdiği nice alametlere karşı direndi, ama yetmedi. Cumhurbaşkanlığı yarışında kara propagandaya ve karşısındaki orantısız güce karşı yürüttüğü pasif bir kampanya önce seçim yarışını kaybetmesine, ardından da CHP’nin 38. Kurultayında liderlikten inmesine kadar uzanan sürecin önünü açtı.
*
Sokakta slogan atarak iktidara yürüyen bir adamı, bürokrasiden aşina olduğu masa ve koltuklar pranga gibi kilitlemiş, geriletmiş ve devirmişti.
Özel de Kılıçdaroğlu gibi yükseldi
Bugün ülke gündemi Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımaması şöyle dursun, adeta yargılamaya cüret ediyor oluşuyla çalkalanıyor. Hukukçular, siyasetçiler ve son dönemde sıkça gözaltına alınan veya tutuklanan gazeteciler bunun Anayasa’ya karşı girişilmiş bir darbe olduğunu ifade ediyor.
*
On yıl önce CHP’nin ilgili komisyonlarında hak ihlallerini, cezaevlerinin durumunu, boğazlanan gazeteciliği satır satır kaleme alan zıpkın gibi milletvekilleri vardı. Hazırladıkları bu raporlar ileride birçok karşı yargılamanın konusu olacak bu milletvekillerinin başını Veli Ağbaba ve Özgür Özel çekiyordu.
*
2014 sonbaharında bu çalışmalar Cumhuriyet gazetesinin yayınevi olan Cumhuriyet Kitapları tarafından kitap olarak basıldı. Kitapların yayımlanma aşamasını titizlikle takip eden Özgür Özel bir akşam vakti faaliyetlerle ilgili bilgi almak için yayınevi sorumlusuna telefon etti. Soma’da yaşanan maden faciasından sadece birkaç gün önce adım adım yaklaşan bu iş cinayetine Meclis’teki efsanevi konuşmasıyla dikkat çekmiş olan Özel’e telefonun diğer ucundan şu sözler söyleniyordu: “İçimize bir nebze de olsa su serptiniz. Bu ülkede sizin gibi siyasetçiler olduğunu bilmek yurttaş olarak hepimize ne kadar iyi geliyor bilemezsiniz. Umarım sizi daha üst mevkide görürüz.”
*
Özgür Özel bu telefon konuşmasının ardından bir yıl geçmeden Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili olacaktı.
Siyasal miras olarak Cumhuriyet
CHP’nin 38. Kurultayında genel başkanlık yarışında Kılıçdaroğlu’nun önünde ipi göğüsleyen Özel geçtiğimiz gün görevi devraldı. Devir öncesi bir görüşme yapan ikilinin konuşması esnasında Kılıçdaroğlu’nun Özel’e bir dizi nasihatte bulunduğu bilgisini yine Özel’in toplantısı sonrası yaptığı açıklamadan öğrendik.
*
Bu bağlamda Kemal Bey’in bu köklü siyasal miras ve öğüt niteliğindeki yazılarının birkaç yıldır Cumhuriyet gazetesinde yayınladığını bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Kılıçdaroğlu’nun bu yazıları neden özellikle Cumhuriyet gazetesinde yayınlatmış olduğu önümüzdeki süreçte çok daha iyi anlaşılacaktır.
*
Bu yazının umudu, Kılıçdaroğlu’nun Özel’e ayakları yara bere içinde kalana dek yürüdüğünde iktidar hedefine ilerleyebileceğini öğütlemiş olma olasılığıdır. Umudumuz o ki, Özel göreve gelir gelmez ülkede yaşanan hukuk skandallarına karşı yürüttüğü mücadeleyi bahsettiği gibi sokağın gündemi haline getirsin.
Trakya’nın Cumhuriyet’i
Yazının başında Cumhuriyet’in bölge siyasetine yansıması hususuna da değinileceğinin belirtilmesi, yaklaşan yerel seçim sürecini ilgiyle takip edenleri heyecanlandırmış olabilir.
Yazıyı bu azimle buraya kadar okuma basireti gösteren okuru tebrik etmek gerekiyor. Zaten bu yazıyı buraya kadar da Cumhuriyet’in düzenli okurlarından başkası okumazdı. Bingo, o sizsiniz!
*
Öyleyse Cumhuriyet gazetesiyle ilişkilendirilebilecek üç isim için birer cümle yazalım.
Şafak Başa: 2019 yerel seçimlerinde TESKİ Genel Müdürlüğü görevinden istifa ederek Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığı için koyduğu adaylığını Cumhuriyet gazetesine verdiği özgeçmişini anlatan bir haberle ilk önce Cumhuriyet gazetesi okurunun takdirine sunmuştu.
Kadir Albayrak: Başa’nın Cumhuriyet gazetesi çıkışı karşısında deliye dönen Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı, Tekirdağ’da en ücra köşedeki gazete bayiine kadar ulaşmış ve gazetelerin tümünü satın alarak toplatmıştı.
Bir isim ve bir anekdot daha var Cumhuriyet gazetesi ve Tekirdağ’da CHP’ye dair:
Candan Yüceer: Milletvekili serüveni başlamadan çok önce CUMOK’un (Cumhuriyet gazetesi okurları) Çerkezköy temsilcisiydi ve Türkiye Yürütmesi’nde yer alıyordu.
Kurultay sonucu, yerel seçim süreci ve akabinde yaşanacakların asla tesadüf olmadığını yukarıdaki üç anekdotla izah edebiliriz. Zaten Cumhuriyet gazetesi tahlili içinde yer alacak dördüncü bir anekdot yoktur. Olduğunu iddia eden varsa da bu satırları kaleme alanların yakınından bile geçmemiştir.
İcazetle siyaset, bağırarak hamaset yapanların daha çok okuması gerektiğini hatırlatalım.
Özellikle de Cumhuriyet gazetesini…