AKP’nin Tekirdağ adayı ve çaresizliği…

Adalet ve Kalkınma Partisi yürekleri yakan yeni bir şehit haberi daha gelince Ankara başta olmak üzere Tekirdağ’ın da içinde bulunduğu belediye başkan adaylarını açıklayacağı tanıtım toplantısını erteledi. 15 Ocak Pazartesi günü yapılması planlanan tanıtım toplantısıyla ilgili Cuma günü konuşan Tayyip Erdoğan, toplantının Pazar günü yapılacağını duyurunca açıklama esnasında yanında duran Murat Kurum kısık sesle “Pazartesi efendim, Pazartesi” diye kendisini düzeltti. Erdoğan da kendinden gayet emin bir şekilde “Yok Pazar’a aldık” diyerek lafı Kurum’un ağzına tıkadı.

İktidardaki partinin en önemli belediye başkan adayı Murat Kurum’un partinin bu süreçteki toplantı tarihinin değişikliğinden haberdar edilmemesi kendisinin partisi tarafından ne kadar ciddiye alındığının bir göstergesi olsa gerek. Parti yönetimi,  İstanbul ve Ankara başta olmak üzere özellikle CHP’nin favori olduğu illerde büyük bir çaresizlik içinde; kuşkusuz buna Tekirdağ ve Trakya genelini de ekleyebilirsiniz. Öyle ki Cumhur İttifakı’nın en güçlü olduğu yer olan Kapaklı’da bile CHP’ye yapılan belediye başkan aday adaylığı sayısı rekor düzeye ulaştı.

Tekirdağ’daki beceriksizlik

Geçtiğimiz hafta Edirne ve Çanakkale’de iki kadın aday açıklayan AKP’nin adaylarının ikisinin de başı açık; ayrıca seküler yaşam tarzıyla dikkat çekiyorlar. Bu iki adayı tanıtım toplantısından önce kulis bilgisi olarak duyuran Odatv, bir sonraki hafta Tekirdağ için Mustafa Şentop’un açıklanacağı bilgisini de vermişti. Ancak birkaç gün içinde durumun değiştiği ve yarışa AKP Tekirdağ İl Başkanı Ali Gümüş’le girileceği anlaşılıyor. Gümüş’ün reklam çalışmaları hız kazanmış, propaganda malzemeleri hazırlanmaya başlanmış bile… Ancak bu işler para gücünden ziyade entelektüel ve siyasal birikimle başarıya ulaşabilir. Yayınlanan bir videonun başlığı şu şekilde: “HAZIRMISIN TEKİRDAĞ” Bu iletinin soru ekinin ayrılması gerektiğini bilmeyen biri ve bunu umursamayan bir ekip tarafından servis edilmesi içler acısı…

Yerel basın sınıfta kaldı

Hal böyleyken Trakya halkını trollemeye devam eden taşra basınının halleri de acınası… Halen “Cüneyt Yüksel’in adaylığı açıklanacak” teranesiyle balon patlatan taşra basını zavallı halde… Cüneyt Yüksel’in AKP içinde adeta çelik çekirdek olan Siyasal İslamcı kadro tarafından ne denli lanetlendiğini anlamak için Twiter’a girip “Cüneyt Yüksel” araması yapmak yeterli oysa! Türkiye’deki ve AKP içindeki siyasi dengeleri ahbap-çavuş ilişkisi zenneden ve kendisine gazeteci diyebilen taşra basınına da hak vermek gerekiyor. Bu süreçte tek dertleri dikkatleri üzerlerine çekebilmek ve kesebildikleri kadar fatura keserek seçim sonrası oluşacak ekonomik cenderede nefes almaya çalışmak yerel basının büyük çoğunluğunun en büyük amcacı olarak ortada duruyor.

Gerçeği varken, çakmasına oy verilmez

Bu esnada AKP içerisinde bırakın Cüneyt Yüksel’i, Mustafa Şentop gibi TBMM Başkanlığı yapmış birinin bile önünün kesilmesi bize bambaşka gerçekleri anlatıyor. AKP, Siyasal İslamcı çelik çekirdeği tarafından içeriden adeta zapt edilirken, bir yandan da seküler çeperinin partiden kopmasını engellemeye çalışıyor, ama ne çare… Edirne ve Çanakkale’de bulduğu “başı açık kadın aday” formülüyle yaraya bir nebze merhem olmaya çalışan parti yönetimi sizce ne kadar samimi? Sahi insanlar gerçeği varken çakmasına neden oy versinler? Dilerseniz bunu “benim türbanlı bacılarıma” soralım.

İkiyüzlü siyaset ve kadın hareketi

Adalet ve Kalkınma Partisi, Tekirdağ’da veya Trakya geneli için başı kapalı kadın aday göstermek istemiyor mu? Başı kapalı AKP seçmeni kadınlar bu tercih hususunda ne düşünüyor? Sorulması gereken sorular aslında çok daha farlı ve derin… Sorun gerçekten bir kadının başının açık veya kapalı olması mı? Erkek egemen Siyasal İslamcı zihniyetin sonunun Yeniden Refah veya Hüdapar gibi bir durum olacağını anlamak bu kadar zor mu? Kadınların nafakadan kesilmesini, miras hakkından mahrum bırakılmasını savunabilen erkeklere başkaldırmak gerekmiyor mu? Bu kâbus gibi tehdidin tarihe karışmasının tek yolunun başı kapalı/açık, mini etekli veya çarşaflı tüm kadınların birleşmesinden geçiyor.

*

AKP kendi marifeti olan daralan ekonomik cendere içerisinde bir yandan Siyasal İslamcı ana omurgasının hararetle savunduğu dünya görüşüne hapsolurken, diğer yandan bugüne dek oy verenlerini birleştiren ikna yeteneğini kaybediyor. Tarih biliminin bize göstermiş olduğu tek gerçek bu durumun sürdürülebilir olmadığıdır.  

Yüceer en az yüzde 50’nin adayıdır

Candan Yüceer aday gösterildiği için kendi partisinin kaybetmesini temenni eden CHP’liler meselesine gelecek olursak. Tarih bilimi bize siyasi olarak bu güruhun bırakın sürdürülebilirlik dışı olduğunu, çoktan öldüklerini söylüyor. Yüceer’in başkan seçilmesi için bu etnikçi kalantorlara pek ihtiyaç da yok zaten… On binlerce kadın öteki mahalleden, bu mahalleye yüzünü döndü. Sandıkta oylarının da dönmesi an meselesidir. Bekledikleri tek şey, kadınların bu hayatta ezilmeyeceği bambaşka bir dünya vaadidir.

*

Bu yüzden Yüceer’in kampanyasını bu tema üzerine kurması gerektiğinin altını çiziyoruz. Candan Hanım’ın küçük bebekli her anneye ücretsiz ulaşım, her mahalleye mutlaka bir kreş, her semte bir istihdam ofisi, her ilçeye kadına yönelik şiddetle mücadele evleri ve her kadına daha fazla özgürlük vaat eden bir kampanya örmesi yeterlidir. Bu kampanyayı şenlikle, müjdeyle, keyifle yapması da elzemdir.

*

Yüceer böyle bir kampanyayla sadece CHP’nin değil, AKP ve seçime giren diğer partilerin de doğal adayı ve en nihayetinde müstakbel başkanı olacaktır. İktidar partisinin sürdürülemez gerçekliğinde, Türkiye’de iktidar alternatifi yaratabilmenin tek yolu, Yüceer ve onun gibi azimli kadınların yoludur. Yolları açık olsun…