PERİNÇEK – KÜRKÇÜ KAVGASI 30 YAŞINDA!
Türk Solunun En Meşhur Televizyon Tartışmalarından Biri 30 Yıl Sonra Hâlâ Konuşuluyor
Türk siyasi tarihinin en çarpıcı canlı yayın anlarından biri olan Doğu Perinçek ve Ertuğrul Kürkçü arasındaki 32. Gün kavgası, üzerinden tam 30 yıl geçmesine rağmen hâlâ hafızalardaki yerini koruyor.
1995 Aralık ayında Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu 32. Gün programında bir araya gelen Türkiye solunun önde gelen üç ismi – Doğu Perinçek, Ertuğrul Kürkçü ve Bülent Uluer – arasında yaşanan ideolojik ve kişisel tartışma, o yılların siyasi iklimine damga vurmuştu.
“Sen Abdülhamid’i savundun!”
Programda Doğu Perinçek’in Ertuğrul Kürkçü’ye yönelttiği “Sen Abdülhamid’i savundun!” suçlaması, canlı yayında tansiyonun bir anda yükselmesine neden olmuştu. Kürkçü’nün “Savunmadım!” yanıtıyla birlikte stüdyo adeta bir ideolojik hesaplaşma sahnesine dönüşmüştü. Bu kısa ama yoğun tartışma, yıllar sonra bile sosyal medyada ve siyasal belgesellerde sık sık alıntılanmaya devam ediyor.
Solun İç Çatışmaları Gün Yüzüne Çıkmıştı
Tartışma sadece iki kişi arasında değil, Türkiye solunun farklı fraksiyonları arasındaki tarihsel ve ideolojik kırılmalar açısından da sembolik bir anlam taşıyordu. Program boyunca “döneklik”, “devrim çizgisi”, “geçmişle yüzleşme” gibi temalar üzerinden taraflar birbirini sıkıştırdı. O gün stüdyoda yaşananlar, sol hareketin neden ortak bir dil kurmakta zorlandığını adeta özetler nitelikteydi.
Aradan 30 Yıl Geçti Ama Hâlâ Gündemde
Bugün, bu televizyon tartışmasının üzerinden tam 30 yıl geçti. Ancak YouTube’da milyonlarca kişi tarafından izlenen bu kayıt, genç kuşaklar tarafından da merakla takip ediliyor. Tartışma yalnızca geçmişin polemiği değil, aynı zamanda Türkiye’nin politik mirasında nasıl bir bölünmüşlük yaşandığının da canlı bir belgesi.
Bir Tartışmadan Fazlası
1995 yılında kayıtlara geçen 32. Gün programındaki bu kavga, Türkiye’de siyasetin ne kadar kişiselleşebileceğini, geçmişten bugüne ideolojik hatların nasıl taşındığını ve medya önünde yaşanan yüzleşmelerin toplumsal hafızada nasıl iz bıraktığını gösteriyor.
İşte Konuşmanın Tapeleri:
Mehmet Ali Birand
Sosyalist sol aslında en çok fraksiyonlara bölünen bir şey.
Ertuğrul Kürkçü
Neden? Şimdi biz bu fraksiyonları ortadan kaldırıyoruz. Bir bizim partimiz olacak, bir de o Perinçek.
Doğu Perinçek
Böylece herkes… Bir neoliberal, yeni dünya düzeni taraftarı parti olacak. Bir devlet partisi olacak, bir Kemalist partisi olacak.
Bülent Uluer
Bir devlet partisinin fraksiyonları olacak, beyefendi dahil olmak üzere. Bir de bizim partimiz olacak.
Doğu Perinçek
Nasıl devlet?
Ertuğrul Kürkçü
Siz devletle buluştunuz. Sizin geçmişiniz böyle. Sen değil misin Irak harekatını destekleyen?
Bülent Uluer
Sen değil misin benim resmimi yayınlayıp bu anarşini baştırdığı ihbar eden?
Doğu Perinçek
Bunları terbiyeye davet eder misiniz? Bu adabı öğrenmemişler.
Mehmet Ali Birand
Lütfen sırayla, sırayla konuşun.
Doğu Perinçek
Çok önemli bir girişim de burada Ertuğrul’daki Cemboyner’le birleşiyor.
Ertuğrul Kürkçü
Cemboyner’le birleşmiyorum orada. Cemboyner’in bölgedeki pozisyonu değerlendiriyorum.
Bülent Uluer
Baştan başa.
Doğu Perinçek
Cem Boyner kim?
Ertuğrul Kürkçü
Beyefendi size şey soruyorum, benim resmi yayınlayıp.
Doğu Perinçek
Terörün başıdır bu diye yayınlamadınız mı?
Bülent Uluer
Yayınlamadınız mı? Terörün başı budur diye. Ev adresimi vermediniz mi?
Doğu Perinçek
Yapmadınız mı? Yapmadınız mı?
Bülent Uluer
Yapmadınız mı? Bak benim ev adresimi, okuldaki şeyimi verip.
Doğu Perinçek
Burada hepsi var. Sensin döneksin bütün yaptıklarından pişmansın, zavallı durumdasın.
Bülent Uluer
Sen zavallı durumda kaldın ya.
Mehmet Ali Birand
Bu şeyde olmuyor yani o zaman demek ki son derece önemli bir şey farkı var. Müthiş bir yaklaşım farkı var.
Bülent Uluer
Hep oldu. Olmasına da fayda var beyefendi. Devlet fraksiyonlarıyla solcuların ayrılması lazım.
Mehmet Ali Birand
Devletle hiçbir ilgisi yok.
Bülent Uluer
Devlet fraksiyonları.
Doğu Perinçek
Cem Boyner taraftarları, Amerikan emperizminin taraftarları devlet fraksiyonu olmuyor. Amerika devletinin taraftarı bunlar. Avrupa devletinin taraftarı. Avrupa Gümrük Dili’ne karşı özelleştirmeden yanılar.
Ertuğrul Kürkçü
Kemalistler. O kadar.
Doğu Perinçek
Kemalizmi savunacak.
Ertuğrul Kürkçü
Sen Kemalist devrimi savunacak.
Doğu Perinçek
Hadi bakayım.
Ertuğrul Kürkçü
Sen bırak.
Doğu Perinçek
Sen döneksin.
Ertuğrul Kürkçü
Döneksin.
Doğu Perinçek
Döneksin. Sıkıyönetim mahkemelerinde çıkıp dönekliğini mi?
Ertuğrul Kürkçü
Sen 12 Eylül geldiysin. Göreceksin. Göreceksin.
Doğu Perinçek
Abdülhamit’i savundun.
Ertuğrul Kürkçü
Savunmadım.
Doğu Perinçek
Menderes’leri savunmadım. Sen savundun.
Ertuğrul Kürkçü
Terbiyesiz. Savunmadım. Çıkar göster.
Doğu Perinçek
Ben göstereceğim.
Ertuğrul Kürkçü
Ahlaksız adam.
Doğu Perinçek
Alçak! Puşt!
Ertuğrul Kürkçü
Terbiyesiz adam!
Mehmet Ali Birand
Lütfen beyefendi yapmayın.
Ertuğrul Kürkçü
Ahlaksızsın sen!
Doğu Perinçek
Bir tane tokat atacağım.
Ertuğrul Kürkçü
Hiçbir şey atamazsın. Sen görürsün Dev-Genç nasıl patlar beyninde!
Doğu Perinçek
Yapma ya.
Mehmet Ali Birand
Lütfen.
Doğu Perinçek
Ben Dev-Genç’in ismini koyan başına ilk genel başkanıyım.
Ertuğrul Kürkçü
Sen FKF’nin başkanısın.
Doğu Perinçek
Sen hippiydin o zaman.
Ertuğrul Kürkçü
Ne güzel. 18 yaşında hippi. 48 yaşında devrimciyim hala.
Bülent Uluer
Siz hippi bile olamadınız biliyor musunuz? Hippi bile olamadınız.
Mehmet Ali Birand
Meseleye dönelim birazdan. Bu şekilde ortanın, solun da solu eğer bu durumda olursa o zaman biz hiçbir şey tartışamayacağız. En fazla tartışmanız gereken… Onların fikirleri yoktur.
Doğu Perinçek
Fakir söyleyemez. Fakirleri söylemek için bağırarak konuşacağız. Doğru.
Bülent Uluer
Sakin ol da…
Doğu Perinçek
Ayrıca…
Bülent Uluer
Sakin ol lütfen ya. Doğru. Her zamanki yaptığın şu provokasyonu yapma bu akşam da adam gibi konuşalım. Hayatınız provokasyonu. Yapma ve provokatörlük yapma yine.
Doğu Perinçek
Ben hayatım boyunca… Hayatım provokasyonu.
Bülent Uluer
Sen provokatör birisin ya.
Doğu Perinçek
Hayatınız provokasyonu.
Bülent Uluer
Provokatörsün ya. Yapma ya. Bu şekilde olmaz.
Mehmet Ali Birand
Bir saniye. Bir dakika. Lütfen.
Doğu Perinçek
Hayatınız boyunca… Hala devam ediyorsun ya. Ya sus da konuşalım ya.
Bülent Uluer
Ya sırayla konuşalım.
Doğu Perinçek
Müsaade edin.
Mehmet Ali Birand
Çünkü gerçekten kamuoyu en fazla rahatsız olduğu konu hele Sağından başlayın en sonuna kadar biz tartışmayı bilmiyor muyuz sorusu soruyor. Bizim liderlerimiz bize yol gösteren insanlar tartışmayı bilmedikleri takdirde çok rahatsız oluyorlar. Bunu yapmamak lazım.
Doğu Perinçek Kimdir?
Doğu Perinçek, Türk siyasetinin en tartışmalı ve renkli figürlerinden biridir. Uzun yıllar boyunca sol siyasal hareketler içinde aktif rol almış, zamanla ideolojik yöneliminde önemli dönüşümler yaşamış ve hem akademik hem de politik söylemleriyle Türkiye kamuoyunda sıkça gündeme gelmiştir.
Erken Yaşamı ve Eğitimi
Doğu Perinçek, 17 Haziran 1942 tarihinde Gaziantep’te doğdu. Babası Sadık Perinçek, Adalet Partisi’nde milletvekilliği ve Anayasa Mahkemesi üyeliği yapmış bir hukukçudur. Bu aile geçmişi, Perinçek’in hem hukuk hem de siyasetle erken yaşlarda tanışmasını sağladı.
Perinçek, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Almanya’da sosyal bilimler üzerine doktora çalışmaları yaptı. Öğrencilik yıllarından itibaren Marksist düşünceye ilgi duymaya başladı.
Siyasal Mücadelesi ve 1968 Kuşağı
1960’ların sonunda Türkiye’deki öğrenci hareketleri içinde aktif rol aldı. Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) adlı yasadışı Marksist-Leninist örgütün kurucuları arasında yer aldı. 1971 yılında bu örgüt nedeniyle tutuklandı. Hapiste geçirdiği süre boyunca Maoist çizgiye daha fazla yakınlaştı.
1978’de, TİİKP’nin legal devamı olarak kurulan Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) ile siyasal mücadelesini sürdürdü.
1990’larda Legal Siyasete Geçiş
1992 yılında Sosyalist Parti’nin, 1993’te ise İşçi Partisi’nin genel başkanı oldu. İşçi Partisi, 2015 yılında Vatan Partisi adını aldı. Perinçek hâlen bu partinin genel başkanlığını sürdürmektedir.
Bu dönemde daha önceki sol-ulusalcı çizgisini milliyetçi ve Avrasyacı bir hatta yeniden şekillendirdi. ABD ve NATO karşıtlığı, Çin ve Rusya ile yakınlaşma çağrıları, Türkiye’nin Batı ekseninden çıkması gerektiği yönündeki söylemleriyle dikkat çekti.
Ermeni Soykırımı İddialarına Karşı Tavrı ve AİHM Süreci
Perinçek, 2005 yılında İsviçre’de yaptığı konuşmalarda “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” demesi nedeniyle yargılandı. Bu sözleri nedeniyle İsviçre’de ceza almasının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, 2015 yılında verdiği kararla Perinçek’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. Bu dava, Avrupa kamuoyunda uzun süre tartışıldı.
Ergenekon Davası ve Tutuklanması
2008 yılında Ergenekon operasyonları kapsamında tutuklandı. Hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla dava açıldı. 2014 yılında tahliye edildi ve ardından Yargıtay süreciyle beraat etti. Perinçek, bu dönemde kendisini “Türk Ordusu’yla birlikte ABD planlarını bozan kadro” olarak konumlandırdı.
Bugünkü Siyasi Konumu
Doğu Perinçek, 2010’lardan sonra kendisini “milli devletin ve ordunun savunucusu“, “Batı emperyalizmine karşı Türk milletinin sesi” olarak tanımlamaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemiş, zaman zaman hükümete yönelik eleştiriler sunsa da özellikle dış politika ve güvenlik konularında iktidara yakın pozisyonlar almıştır.
Vatan Partisi, Türkiye siyaseti içinde küçük ama görünürlüğü yüksek bir siyasi parti olarak varlığını sürdürmektedir. Perinçek, televizyon programlarındaki sert ve tarihsel referanslı polemikleriyle tanınır.
Ertuğrul Kürkçü Kimdir?
Ertuğrul Kürkçü, Türkiye’de 1968 kuşağının simge isimlerinden biri olarak tanınan, hem devrimci mücadele geçmişi hem de parlamenter siyasetteki rolüyle öne çıkan bir siyasetçi, aktivist, çevirmen ve yazardır. Türkiye sol hareketinin tanıklığını yapmış, ideolojik tutarlılığı ve entelektüel katkılarıyla kuşaklar arası köprü kurmuş bir figürdür.
Erken Yaşamı ve Öğrencilik Dönemi
1948 yılında Bursa’da doğan Ertuğrul Kürkçü, orta öğrenimini Ankara’da tamamladı. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü‘nde yükseköğrenimine başladı. Bu dönemde politikleşti ve Türkiye’deki sol gençlik hareketleri içinde hızla ön saflarda yer almaya başladı.
1960’ların sonunda Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ve daha sonra Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) içinde aktif oldu. 1968 öğrenci hareketlerinin ve sokak eylemlerinin tanınan yüzlerinden biri haline geldi.
Mahir Çayan’la Aynı Dağda: Kızıldere Olayı
Kürkçü’nün devrimci hareket içindeki en dikkat çekici dönemi, 1972 yılında Mahir Çayan önderliğindeki Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) militanlarıyla birlikte gerçekleştirilen Kızıldere eylemidir. Bu olay, İngiliz teknisyenlerin kaçırılmasıyla sonuçlanan ve devlet güçlerinin müdahalesiyle trajik biçimde sona eren bir krizdi.
Kızıldere’deki çatışmada Mahir Çayan ve diğer 9 militan öldürülürken, sağ kurtulan tek kişi Ertuğrul Kürkçü oldu. Yakalanarak tutuklandı ve idamla yargılandı. Ancak cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi. 14 yıl cezaevinde kaldı. 1986 yılında çıkarılan genel af kapsamında tahliye oldu.
Cezaevi Sonrası ve Yayıncılık Faaliyetleri
Tahliyesinin ardından Kürkçü, özellikle çeviri, yayıncılık ve sol düşünce üzerine yazılar ile siyasal hayata yeniden entelektüel katkılar sundu. İletişim Yayınları, Birikim Dergisi gibi yayınlar aracılığıyla düşünsel üretime yöneldi.
Kürkçü, aynı zamanda Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) ve çeşitli sosyalist çevrelerle bağ kurdu. Sol içi birlik arayışlarına destek verdi.
2000’li Yıllar ve Parlamenter Mücadele
2011 genel seçimlerinde Kürt siyasal hareketinin çatı partisi olan BDP’nin desteklediği Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku listesinden Mersin milletvekili olarak seçildi. Meclise girdiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1970’lerde silahlı mücadeleye katılmış bir devrimcinin milletvekili sıfatıyla yer alması, önemli bir simgesel eşik olarak görüldü.
2013’te kurulan Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin kurucu eş başkanlarından biri oldu. 2014 yılında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.
Bülent Uluer Kimdir?
Bülent Uluer, Türkiye’deki 1968 kuşağının önde gelen devrimci figürlerinden biri olarak tanınan, hem sokak mücadelesi hem de ideolojik üretim anlamında Türk sol hareketine damga vurmuş bir siyasetçidir. Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) önderlerinden biri olan Uluer, özellikle 1970’li yıllarda sosyalist mücadelenin sembol isimlerinden biri haline gelmiştir.
Erken Yaşamı ve Öğrencilik Yılları
1950 yılında İstanbul’da doğdu. Lise ve üniversite yıllarında politikayla ilgilenmeye başladı. 1960’lı yılların sonunda hızla yükselen öğrenci hareketlerinin bir parçası oldu. Bu dönemde, Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ve daha sonra Dev-Genç saflarında aktif görev aldı.
Kısa sürede öğrenci hareketinin militan çizgisini benimseyen Uluer, gerek teorik gerek pratik alanda etkin bir isim olarak ön plana çıktı. Türkiye İşçi Partisi’nin yetersizliğini eleştiren genç devrimcilerden biri olarak, daha radikal sosyalist bir hattın kurulmasına öncülük etti.
1970’li Yıllar ve Tutuklanma
1971 askeri müdahalesi sonrasında sol hareket büyük bir baskı altına alınırken, Uluer de bu süreçte birçok kez gözaltına alındı ve tutuklandı. 1972 yılında Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) ve Dev-Genç ile bağlantılı faaliyetler nedeniyle uzun süre cezaevinde kaldı.
1974 genel affıyla serbest bırakıldıktan sonra, solun yeniden toparlanması için çalışmalar yürüttü. Bu dönemde Devrimci Yol hareketiyle ilişkilendi. Ancak tam anlamıyla Devrimci Yol kadrosuna katılmadı; kendi politik hattını kurmaya çalıştı.
Sürgün Yılları
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında arananlar listesine girdi. Yurtdışına çıkarak uzun yıllar sürgünde yaşadı. Başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde siyasal mülteci olarak bulundu. Bu dönemde Türkiye sosyalist hareketinin dışarıdaki bileşenleriyle ilişki kurdu, panellerde ve konferanslarda konuşmalar yaptı.
Türkiye’ye Dönüş ve Yeniden Siyaset
2000’li yılların başında Türkiye’ye döndü. Özellikle 2007 sonrası sol-sosyalist çevrelerin birleşik mücadele arayışlarına destek verdi. Kürt siyasi hareketi ile sosyalistlerin ittifak kurduğu süreçlerde rol aldı.
2011 genel seçimlerinde BDP’nin desteklediği Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’na dışarıdan destek verdi. Kürt hareketine yakın duran, ama klasik ulusalcı-sol çizgiden de eleştirel bir dille ayrışan bir pozisyonda durdu.
32. Gün Tartışmasıyla Gündeme Gelişi
Bülent Uluer, geniş kamuoyu tarafından 1995 yılında Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün programında Doğu Perinçek ve Ertuğrul Kürkçü ile birlikte katıldığı tartışma programıyla tanındı. Programda Türkiye solunun geçmişteki ayrılıkları, devrim stratejileri ve güncel durumları üzerine sert tartışmalar yaşanmıştı. Uluer, programda daha uzlaştırıcı bir dil kullanmaya çalışsa da yer yer gergin polemiklere dahil olmuştu.
Vefatı
Bülent Uluer, 15 Ağustos 2015 tarihinde İstanbul’da 65 yaşında hayatını kaybetti. Cenazesi, siyasal geçmişine uygun şekilde çok sayıda sol-sosyalist örgüt temsilcisi ve devrimci arkadaşlarının katılımıyla uğurlandı.
Mehmet Ali Birand Kimdir?
Mehmet Ali Birand, Türkiye televizyon haberciliğinin öncülerinden biri, gazetecilik tarihine damga vurmuş bir televizyoncudur. Yarım yüzyıla yakın kariyeri boyunca hem iç hem dış siyaseti yorumlayan, izleyicinin güvenini kazanmış bir ekran yüzü olan Birand, aynı zamanda cesur haberciliği ve etkili belgesel çalışmalarıyla tanınır.
Erken Yaşamı ve Eğitim
Mehmet Ali Birand, 9 Aralık 1941 tarihinde İstanbul’da doğdu. Kökeni Elazığ Palu’ya dayanan Birand, çocukluğunu İstanbul’da geçirdi. Lise öğrenimini Galatasaray Lisesi‘nde tamamladı. Bu okul, onun Fransızca öğrenmesine ve Batı kültürüyle yakın ilişki kurmasına olanak sağladı. Liseden sonra kısa bir süre İstanbul Üniversitesi’nde öğrenim görse de gazetecilik tutkusu ağır bastı.
Gazeteciliğe Başlangı
Birand gazeteciliğe 1964 yılında Milliyet gazetesinde başladı. Burada dış haberler servisinde görev aldı ve özellikle Kıbrıs meselesi, NATO, Avrupa Birliği gibi dış politika konularında uzmanlaştı. 1970’li yıllarda Brüksel muhabiri olarak uzun süre Avrupa’da yaşadı. Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerini, diplomasi kulislerini, askerî darbelerin Batı’daki yansımalarını bu yıllarda dikkatle gözlemledi.
Televizyonculukta Yeni Bir Dönem: 32. Gün
1985 yılında TRT’de başlattığı “32. Gün” programı, Türk televizyonculuğunda devrim niteliğinde bir işti. Belgesel anlatım diliyle siyaset, dış politika ve güncel gelişmeleri ele alan bu program, hem biçimsel kalitesi hem de konulara cesur yaklaşımıyla ses getirdi.
“32. Gün”, 1990’larda özel televizyonların açılmasıyla birlikte Kanal D, Show TV ve CNN Türk gibi kanallarda da yayınlandı. Programda Turgut Özal, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Abdullah Öcalan, Şimon Peres gibi önemli isimlerle yaptığı röportajlar, büyük ses getirdi.
Yayıncılık ve Ana Haber Sunuculuğu
2000’li yıllarda Birand, Kanal D Ana Haber Bülteni’nin sunucusu ve genel yayın yönetmeni olarak ekranların en güvenilen isimlerinden biri haline geldi. Özellikle tarafsız duruşu, sıcak ve samimi sunum dili, onu farklı siyasi kesimlerden izleyiciler nezdinde sevilen bir figür haline getirdi.
Kitapları ve Belgesel Çalışmaları
Mehmet Ali Birand sadece bir haberci değil, aynı zamanda üretken bir yazardı. Yazdığı kitaplar arasında:
- “12 Eylül Saat: 04.00”
- “Diyarbakır’dan Avrupa’ya”
- “Emret Komutanım!”
- “Apo ve PKK”
- “Türkiye’nin Avrupa Macerası”
bulunur. Bu eserlerde hem gazeteci olarak tanıklıklarını hem de siyasi gelişmelere dair analizlerini paylaşmıştır.
Ölümü ve Mirası
Mehmet Ali Birand, 17 Ocak 2013’te, safra kesesi ameliyatı sonrası oluşan komplikasyonlar nedeniyle 71 yaşında hayatını kaybetti. Türkiye medyası onun vefatını “bir devrin kapanışı” olarak niteledi. Ölümü, farklı siyasi görüşlerden gazeteciler, siyasetçiler ve halk nezdinde büyük üzüntüyle karşılandı.