Dolar 32,5217
Euro 34,7908
Altın 2.440,14
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 18°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
18°C
Az Bulutlu

Sanayici bile hayat pahalılığından yakınıyor

16 Mayıs 2022 09:35
590

“Bayram tatilinde ailecek Marmaris’teki yazlığa gittik. İstanbul’dan çıkmadan arabanın deposunu doldurmak için akaryakıt istasyonuna uğradık. Görevli depoyu doldururken çocuklar abur cubur istedi, birlikte istasyonun dükkanına girdik. Kasanın yanındaki ekranda gösterge yükseliyor da yükseliyor. En sonunda durdu. Tam 1300 lira! Çocukların cipsleri, çikolataları, gazozları, eşimle benim kahveler derken 1500 lirayı istasyona bırakıp çıktık. Ev kirası gibi Ersun Abi!”
Bu sözlerin sahibi, Trakya’da yaşadığım kasabadan bir komşum değil. İstanbul’dan bir sanayici dostum. Geçenlerde İstanbul’a gidince bu sanayici dostuma da uğramıştım. Sohbete eskilerden, anılardan başlasak da laf hızla günümüze ve pahalılığa geldi. Bu dostumun bir makine fabrikası var, yaklaşık 150 kişi çalışıyor. İstanbul’un en iyi semtlerinden birinde müstakil evi, Marmaris’te yazlığı, hatta bir de yelkenlisi var. Eli açık, cömert, yemeyi içmeyi, iyi yaşamayı seven biri. Hem işlerinin büyüklüğü hem de mizacı nedeniyle paradan puldan yakınan, bunu konu eden bir adam değil. Yani değildi!
Ben böyle düşünürken dalgınlaşmış olacağım, “Amaan boşver Ersun Abi. Gel şurada deniz kıyısında güzel bir mekan var. Oturalım bira içelim, havamız değişsin” dedi. Gittik, oturduk. Gerçekten ferah, denizden püfür püfür esiyor. Garsona iki bira söyledik. Bu arada dostumun telefonu çalınca ben de menüyü gözden geçirmeye başladım. Bir şişe 33’lük biraya 60 lira fiyat koymuşlardı! Şaşkınlığım yüzüme yansımış olacak ki telefonunu kapatan dostum, “Fiyatlar uçtu Ersun Abi” dedi, “Bu biranın 50’lik kutusunu geçen sene marketten 13 liraya alıyorduk, şimdi 22 lira. Bir mekana gideyim, iki insan göreyim dersen de böyle işte…”
Gittiğimiz mekan, iş insanlarının, şirket yöneticilerin tercih ettiği bir yerdi. Bu sırada dostum başıyla işaret etti. Yan masamıza Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından biri, yanında iki kişiyle geldi. Dostum bana eğilerek, “Yanındakiler üst düzey müdürleri” diye fısıldadı. İlgimi çekti elbette. Her ne kadar kendimi dizginlemeye çalışsam da hem meraktan hem de beyefendilerin herkesin duyabileceği sesle konuşmaları nedeniyle sohbetlerine kulak misafiri oldum.

Doğalgaz fiyatlarındaki artışı konuşuyorlardı. Müdürlerden biri, “Fiyatlar çok arttı ama daha önemlisi arz güvenliği” dedi. Diğeri onu destekledi: “Doğru. Birkaç ay önce İran gazı kısınca nasıl iki ayağımız bir pabuca girdi!” Patronları, “Fabrikanın çatısına güneş santrali kuruyoruz ama onunla sadece iç aydınlatmaları ve birkaç makinenin çalışmasını sağlayabiliriz. Güneş enerjisi, asıl üretimi yaptığımız fırınları çalıştırmaya yetmez” dedi.
Türkiye ekonomisine yön veren bir iş insanı ve üst düzey müdürleri, bizim kasabadaki normal vatandaşlar gibi doğalgaz fiyatlarının artışından yakınıyor, hatta “Ya gazımız kesilirse” diye endişe ediyordu.
Patron, sağındaki müdüre dönerek, “Size söylediğim konuya baktınız mı?” diye sordu. Müdür, “Evet efendim. Fırınlarda doğalgaz yerine hidrojen kullanmaya yönelik teknolojide ilerleme var. Ama hala çok tehlikeli. Yaptığım araştırmaya göre, bu teknolojinin 10 yıldan önce güvenli şekilde kullanılması mümkün görünmüyor” diye yanıt verdi. Diğer müdür, “Bir de mini nükleer reaktörler konusu var. Benim araştırmalarıma göre de Avrupa’da bazı sanayi kuruluşları, Rusya gazı keserse bu alternatifi gündeme getirmeyi ciddi ciddi düşünüyor” dedi.
Kulaklarıma inanamadım! Her fabrikaya mini nükleer santral mı kurulacaktı yani! Biz bir tanesi daha kurulmadan, nasıl olacak, başımıza neler gelecek diye kara kara düşünürken!..
Neyse ki iş insanı iki elini müdürlerinin omuzlarına koyarak, “Reaktör meselesi, hidrojenden bile daha zor. Biz dua edelim de memleketin doğalgaz anlaşmaları değişmeden devam etsin. Bu arada da verimliliği artıracak yöntemlere bakalım, bir gram hammaddeyi, bir derece sıcaklığı kaybetmeyelim” dedi.
İşte böyle kıymetli okurlarım… Elbette sıradan vatandaş olan bizlerin içinde bulunduğu durum çok daha zor. Faturalar kabarıyor, bir çorbayı kaynatmak bile her geçen gün daha pahalı oluyor. Sanayicinin, iş insanının evindeki mutfakta böyle zorluklar yok belki ama o da kendi açısından hesabı başka türlü denkleştirmeye çalışıyor.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
2 Şubat 2022 11:37
7 Aralık 2021 14:46
6 Aralık 2021 09:17
21 Ekim 2021 15:09
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Trakya Haber