Dedeağaç’ta ABD Gerginliği
ABD’nin Yunanistan’ın Dedeağaç (Alexandroupoli) limanındaki askeri varlığı, NATO’nun doğu kanadında yeni bir jeopolitik tartışmanın merkezine oturdu. Türkiye, Yunanistan, Rusya ve NATO’yu doğrudan ilgilendiren bu gelişme; bölgesel güvenlik dengelerini yeniden şekillendirebilecek nitelikte. 9 Haziran’a kadar süreceği belirtilen askeri tatbikat kafaları karıştırmaya devam ediyor. Nehir geçme senaryolarının da olduğu bu tatbikat kime ve neye karşı yapıldığıysa merak konusu.
ABD: Kalıcı üs değil, lojistik merkez
ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, Dedeağaç’ta kalıcı bir üs bulunmadığını vurguluyor. Ancak Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması kapsamında liman, askeri ve lojistik sevkiyatlar için aktif biçimde kullanılıyor. NATO’nun Bulgaristan, Romanya ve Polonya’ya yaptığı sevkiyatlarda Dedeağaç’ın giderek daha fazla ön plana çıkması, Türkiye üzerindeki stratejik ağırlığın batıya kaydığına dair yorumları da beraberinde getiriyor.
Türkiye: NATO içi denge bozuluyor
Ankara cephesi ise bu gelişmelere temkinli ve eleştirel yaklaşıyor. Türkiye, Dedeağaç’taki ABD askeri varlığını yalnızca NATO içi bir lojistik düzenleme olarak değil, aynı zamanda kendisine yönelik örtülü bir çevreleme girişimi olarak değerlendiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu üsler kime karşı kuruluyor?” sorusu üzerinden yürüttüğü eleştiriler, Türkiye’nin güvenlik algısındaki değişimi açıkça ortaya koyuyor.
Yunanistan: ABD desteğiyle caydırıcılık arayışı
Yunanistan açısından Dedeağaç, yalnızca bir liman değil; aynı zamanda uluslararası arenada ABD ile derinleşen savunma ilişkilerinin somut göstergesi. Larisa, Stefanovikio ve Souda gibi diğer üslerle birlikte Dedeağaç’ın öne çıkması, Atina’nın bölgesel caydırıcılığını artırma ve Türkiye’ye karşı asimetrik bir denge kurma stratejisinin parçası olarak görülüyor. Yunan hükümeti, ABD iş birliği sayesinde sadece NATO içindeki ağırlığını değil, Avrupa savunma yapıları içindeki yerini de güçlendirmeyi hedefliyor.
Rusya: Karadeniz’de çevreleme algısı
Moskova açısından ise Dedeağaç, yalnızca bir NATO limanı değil; aynı zamanda Karadeniz’in batı yakasında gelişen askeri bir kuşatmanın parçası. ABD’nin Romanya’daki Deveselu üssü ve Bulgaristan’daki Novo Selo ile birlikte bu bölgeye odaklanması, Rusya’nın Karadeniz’deki serbest hareket alanını daraltıyor. Kremlin, bu gelişmeleri açık bir provokasyon ve NATO’nun doğuya doğru yayılmasının yeni adımı olarak görüyor.
NATO içinde güven bunalımı mı?
Dedeağaç meselesi, NATO’nun iç dengelerinde yeni bir kırılma ihtimalini de beraberinde getiriyor. Türkiye’nin Montrö rejimi üzerinden yürüttüğü Karadeniz politikası ile ABD’nin Yunanistan merkezli sevkiyat stratejisi arasında bir çelişki olduğu açıkça görülüyor. Bu durum, ittifak içindeki güven temelli ilişkilere zarar verebilir. Yunanistan’ın “cephe ülkesi”, Türkiye’nin ise “marjinal ortak” konumuna itilmesi, NATO’nun güneydoğu kanadında uzun vadeli bir istikrarsızlığa yol açabilir.
Sonuç: Stratejik kırılma mı, taktik hamle mi?
ABD’nin Dedeağaç’a yönelik askeri konuşlanmasının geçici mi yoksa kalıcı mı olduğu sorusu hâlâ netlik kazanmış değil. Ancak kesin olan bir şey var: Bu gelişme, NATO’nun doğu kanadındaki güvenlik mimarisini ve Türkiye-Yunanistan-ABD-Rusya eksenindeki stratejik dengeleri doğrudan etkileyen bir parametre haline gelmiştir.
Kavala Limanı gibi alternatif lojistik merkezlerin kullanımı da Dedeağaç’ın bölgedeki askeri ve siyasi öneminin daha da artmasına neden oluyor. Gelişmeler dikkatle izlenmeli; zira bu konu, yalnızca bir liman tartışması değil, aynı zamanda bir ittifakın kaderine dair de önemli ipuçları barındırıyor.