Faşizme karşı Kılıçdaroğlu’nun yolu

29 Mayıs Pazar akşamı Halk TV’de Gökmen Karadağ’ın sunduğu programda gazeteci Barış Pehlivan bundan 45 yıl önce Ecevit’e Çiğli’de düzenlenen suikast girişimini hatırlattı. Yine Turgut Özal’a suikast girişinde bulunan Kartal Demirağ’ın kontrgerilla itirafını da anlatarak lafı günümüze kadar getirdi. SADAT denen siyasal İslamcı paramiliter örgütün yediği ve yiyeceği haltları sıraladı. Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP’nin önde gelen isimlerine düzenlenecek suikast iddialarının ne kadar gerçekçi olduğunu ifade etti.

*

2015 yılında 7 Haziran ve 1 Kasım tarihleri arasında neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Ankara Gar Katliamı’nın ardından polisin 103 demokrasi şehidi vermiş kitlenin üzerine saldırmış olduğunu unutmadık. Gladyonun temel tezi, güçlü ve sert yönetimin mutlaka iktidarını sürdüreceği iddiasına dayanır. Yarım asırdan beri bu ülke üzerinde oynanan bütün oyunları artık neredeyse ezbere biliyoruz. Artık böyle bir oyuna gelecek dermanımız kalmadı. Çünkü asgari ücret iki çeyrek altın seviyesine doğru inişe geçiyor. Bu oyunu oynayanlar, vatandaşın kesesinden yolmaya devam ediyor. Bu oyuna son vermek, işte bu yüzden hepimizin boyun borcudur. Yoksa… Yoksa millet fakru zaruret içinde harap ve bitap düşecek.

*

Kılıçdaroğlu bu oyunu bozmak için çok ciddi adımlar atıyor. “Bize katılın” çağrısı yaparak iki çeyrek altın seviyesine kadar düşen asgari ücreti zaman içerisinde ilk etapta 4, vurgun ekonomisine son verdikten sonra da 8 çeyrek altın seviyesine çekeceğini dosta düşmana ilan ediyor. Yani… Yani, “sosyal yardım alıyorum” diye AKP’ye oy veren milyonlara bu parayı zaten gündelik hayatlarında kazandıracağını ifade ediyor.

*

Bu vaat, azmış gibi milletin ortak gelirini yağmalayanların uykusunu kaçırıyor. Saldırılar artacak, ancak bıçağın kemiğe dayandığı bu gündemde Kılıçdaroğlu’nu yıldıramayacaktır. Kemal Bey, dümenden değil yürekten direniyor. Ancak bu kavgada daha da güçlenmesi gerekiyor. Önümüzdeki süreçte DİSK, KESK, Eğitim-İş, TMMOB ve TTB başta olmak üzere tüm sendikaları ve meslek odalarını “Bize katılın” çağrısı altında birleştirmek zorunda. Sadece güçten anlayan bir zihniyete karşı kitapta, sokakta ve masada güç gösterisi yapmak zorunda…

*

Kısacası… Toplumun kılcal damarlarına kadar inmek ve olası her türlü şiddet ve faşizm girişimine karşı ön almak gibi bir zorunluluğumuz var. Bu zorunluluk, toplum olarak hepimizin ortak sorumluluğudur. Kahvehane köşesinde televizyona karşı yönelip Kılıçdaroğlu’na ağız dolusu söven o herif, aslında hepimize sövüyor. Buna izin vermemek, bu hırtlığa müdahale etmek hepimiz ortak görevi olmalıdır.

*

Önümüzdeki süreç, iktidar kliklerinin değişeceği ve Kılıçdaroğlu’na katılanların dalga dalga büyüyerek iktidara geleceği bambaşka bir süreç olacak. 20 yıllık iktidarının en az yarısı tescillenmiş vurgunlarla geçmiş olan bir oluşum için bu süreci kabullenmek hiç kolay olmasa gerek. Ancak artık iki çeyrek altın seviyesine kadar düşüşe geçmiş bir asgari ücretle yaşamak da bu halk için hiç kolay değil. Halk, her ay kesesine yapılan bu vurguna ilk seçimde dur diyecektir.

*

“Kılıçdaroğlu aday olmasın”cıların tavşan yüreğiyle uğraşacak halimiz yok. Kendini çok zeki sanan ve algı üstüne algı yemiş bu kitleyle uğraşarak daha fazla zaman kaybedemeyiz. Ya bize katılırlar, ya da ne halleri varsa görürler. Evet kardeşim Kılıçdaroğlu kendisi uygun görürse aday olacak. Veya milletin boğazından geçecek lokmanın yarısından fazlasına ipotek koymayacak başka birini aday gösterecek. Ancak bu yolculukta “Kılıçdaroğlu aday olmasın”cıların samimiyetsizliği ve yüreksizliği bu toplumu yenilgiye uğratacak ikincil unsurdur. Ve öğretilmiş çaresizlik, en az sıradan faşizm kadar tehlikelidir.

*

Kılıçdaroğlu’nun yolu, halkın kesesinden çalınan gelirin, milletin boğazından kesilen lokmaların geri alınacağı uzun bir yürüyüştür. O düşerse, hepimiz düşeriz. Gerektiğinde güce güçle karşılık vermek; tepemize indirilmek istenen balyozu halkın güçlü kollarıyla engellemek zorundayız. Kendi siyasal tarihi sünepeliklerle dolu bu hırsızlar takımından korkmadığımızı ve halkın tokadının bütün tokatlardan kuvvetli olduğunu belli etme zamanıdır. Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.