TEKİRDAĞ SUSUZLUĞA MAHKÛM MU EDİLİYOR?
Barajsız geçen yılların faturası geliyor: Tekirdağ kuruyor, Ankara bakıyor!
TrakyaPolitik – Tekirdağ’da musluktan çamur akıyor. Vatandaş şikâyetçi. Ama asıl felaket borularda değil, yerin altında yaşanıyor. Yüzey suyu kaynaklarının yetersiz kaldığı bir şehir, artık 400 metre derinlikten su çekmeye çalışıyor. Suyun elektrik gideri faturaya yansıyor, vatandaş isyan ediyor. Ama bu isyanın muhatabı belediyeler değil, yıllardır Tekirdağ’a kalıcı bir su çözümü üretmeyen merkezi hükümettir.
Çamurlu su değil, çöküşün ilk işareti
Geçtiğimiz hafta Tekirdağ’ın farklı ilçelerinde musluklardan çamur akması sosyal medyada gündem oldu. Oysa bu sadece teknik bir arıza değil, derinleşen su krizinin habercisiydi. Çünkü yeraltı suyu seviyeleri 400 metreye kadar indi. Sondaj kuyuları hızla kurumaya başladı. Arıtma sistemleri bu kadar yoğun tortuyu kaldırmakta zorlanıyor. En önemlisi ise: Yerüstü kaynaklarının büyük bölümüne erişim sağlanamıyor ya da yetersiz kalıyor.
Tekirdağ’da neden su sorunu bu kadar derin?
Türkiye genelinde yüzlerce baraj ve gölet yatırımı yapılırken, Tekirdağ yıllardır bu planlamaların dışında bırakıldı. DSİ’nin yatırım programlarında kente yönelik içme suyu projeleri ya yıllarca rafta bekletildi ya da hayata geçirilemedi. Ayvacık Barajı 2013’te proje kapsamına alındı ancak hâlâ şehir şebekesiyle tam entegre olamadı. Çokal Barajı gibi büyük yatırımlardan ise yıllardır fayda sağlanamıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından üstlenilmesi gereken içme suyu iletim hatları, hâlâ tamamlanamadı.
Derinden su çekmek, harcanan elektrikle faturanın artması demektir
Yüzey suyu yetersiz kaldığında çözüm yeraltı sularına yönelmek oluyor. Ancak bu çözüm, suyun çıkış maliyetini dramatik biçimde artırıyor. Süleymanpaşa, Muratlı ve Hayrabolu gibi ilçelerde su artık 300 ila 400 metre derinlikten pompalanıyor. Bu da her ton su için daha fazla elektrik tüketimi anlamına geliyor. Pompaların çalışması, arıtma tesislerinin iş yükü ve bakım giderleri katlanıyor. Sonuçta suyun teknik maliyeti yükseliyor ve bu doğrudan vatandaşın faturasına yansıyor. Ama mesele sadece yüksek fatura değil. Yeraltı suları tükendikçe tarımsal üretim riske giriyor, sanayi büyümesi yavaşlıyor, şehir susuzluğa yürüyor.
Yarın fatura gelmeyecek… Çünkü su da gelmeyecek
Bugün faturaların yüksekliğinden şikâyet ediyoruz. Ama bu gidişle yarının faturası sıfır olacak. Çünkü su kalmayacak. Belediyeler fatura kesemeyecek çünkü borularda akacak su bulunamayacak. Bu iddia değil, bilimsel verilere dayalı bir öngörü. DSİ’nin son yayımladığı Trakya Su Varlıkları Raporu’na göre yeraltı suyu rezervleri alarm veriyor. İklim değişikliği Tekirdağ’da yaz mevsimini daha sıcak ve kurak, kış mevsimini ise yağışsız hale getiriyor. Tekirdağ’da kişi başına düşen su miktarının 2030 yılında “su stresi sınırı”nın altına düşeceği öngörülüyor.
Bir kentin hakkını vermeyen bir devlet yönetimi
Vergi sıralamasında Türkiye’nin ilk 10 ili arasında yer alan Tekirdağ, Ankara’ya milyarlarca lira vergi gönderiyor. Peki karşılığında ne alıyor? Ne metro, ne havalimanı, ne de uzun vadeli içme suyu projeleri. Bu durum sadece bir planlama eksikliği değil, aynı zamanda siyasi bir tercihin sonucu. Muhalefetin güçlü olduğu illere yatırım yapılmaması, kamu kaynaklarının partizan şekilde dağıtıldığını gösteriyor. Su gibi temel bir hakkın bile, siyasi hesaplara kurban edilmesi kabul edilemez.
Ne yapılmalı?
Ayvacık Barajı’nın şehir şebekesine entegrasyonu acilen tamamlanmalı. Çokal Barajı’ndan Tekirdağ’a uzanan içme suyu isale hattı derhal devreye alınmalı. Yeni barajlar ve göletler için DSİ yatırım programı Tekirdağ lehine revize edilmeli. Yerel yönetimlere teknik özerklik ve yatırım ödeneği sağlanmalı. Üniversiteler, köylüler, sanayi temsilcileri ve belediyeler ortak bir “Su Konseyi” çatısı altında bir araya getirilmeli. Bilimsel bir yol haritası ve siyaset üstü bir seferberlik ilan edilmeli.
Son söz: Susuzluk kader değil, uyarıdır
Musluktan çamur akması sadece bir altyapı sorunu değildir. Bu, şehrin geleceğine dair kırmızı alarmdır. Bugün faturayı sorgulayanlar, yarın bidonla kuyruğa girmemek için bugün ses çıkarmalıdır. Tekirdağ halkı suya erişim hakkını, kamu yatırımlarındaki adaleti ve kendi çocuklarının geleceğini savunmalıdır. Çünkü bir gün faturalar düşecek. Ama o gün, musluklardan su değil, sessizlik akacak.