CHP Kurultayı ve Arılar

İnsanın arıdan öğreneceği çok şey var. Hatta dünyanın en önemli bilim insanlarından biri olan Einstein’ın teorisine göre arılar yok olursa, dünya üzerindeki insan nüfusu da tükenebilir. Arıya dair pek çok özlü söz söylendi:

Arıya hizmet etmeyen, ne bilir balın kıymetini…

Arı balından kaçmaz.

Asıl azmaz, bal bozmaz.

Arı, bey olan kovana üşer.

Arıdan ve ürettiklerinden öğreneceklerimiz saymakla bitmiyor. Sandığınızın aksine onca lezzeti ve besin değerine rağmen bal arının en değersiz ürünüdür. Bal mumu, arı sütü, propolis ve arı zehri esasen baldan daha kıymetli ürünlerdir.

*

Arı kolonisi bir kraliçe (arıcı dilinde bey), onun etrafında kümelenen ve döllenmeyi sağlayan onlarca erkek arı ve iş yükünü çeken binlerce, hatta on binlerce işçi arıdan oluşur. Eğer koloni yuvaya sığamayacak boyuttaysa ikinci, hatta üçüncü kraliçe arının bey yuvalarında yetişmesine izin verilir. En nihayetinde kovan oğul verir ve yeni kraliçe arı peşine kovandaki koloninin bir kısmını takarak yepyeni bir koloni oluşturur.

*

Arıcılar bunu kendi yöntemleriyle yapay olarak da yaparlar. Çünkü kovandan çıkan yeni kolonileri takip etmek pek de kolay olmayabilir. Başka bir durum ise vadesi dolmakta olan kraliçe arının yerine yeni bir kraliçe arının aynı kovan içinde iktidarı ele alması ile ortaya çıkar. Zira bu gibi bir değişim söz konusu olmazsa koloninin varlığı tükenir. Çünkü küçük işçi arıların ömrü iki ay bile değildir.

*

Arıcılık faaliyetine “bulaşmış” olan biri için o eylem artık ölene kadar sürdürülebilecek, hastalık boyutunda tutkuya dönüşen bir uğraş haline gelir. Bir koloniyi yönetmek, ona yön vermek ve en nihayetinde o müthiş emek üzerinden insanlara efsanevi bir tat ve fayda sağlamak vazgeçilemeyecek bir tutkudur. Hele hele market raflarında 50 liraya, 100 liraya satılan sahte balların gerçekte glikoz ve esans olduğunu biliyorsanız.

CHP oğul vermiştir

Bütün bu arı külliyatını sizleri arıcılığa özendirmek için yazmıyoruz kuşkusuz. Hafta sonu gerçekleşen CHP kurultayında olan biteni daha sağlıklı değerlendirmeniz için zihin jimnastiği yapmanız en büyük arzumuzdur. Yukarıdaki veriler ışığında 38. CHP Kurultayı’nı tek cümleyle değerlendirmek gerekirse, yorulan bey arının yerine koloni içinde yepyeni bir bey arının çıktığını ifade edebiliriz.

*

Bunun böyle olacağını görmek için arı kolonisinin kusursuz işleyişini biraz incelemek yeterliydi. Özgür Özel’in konuşmasında sıkça yer verdiği İnönü-Ecevit değişimi tam da böyle bir değişimdi. 70’lerde esen sol rüzgâra daha çok şans veren Ecevit doğal olarak koloninin başına geçmişti. Aynı durum, geçtiğimiz Cumartesi akşamı Ankara’da yaşandı.

Gelecek burada!

Trakya Politik’i kurarken sloganımızı “Gelecek burada!” olarak belirlemiştik. Bölgede yaşanacak siyasal gelişmeleri önceden haber vermek iddiasıyla yola çıktık. CHP’deki pek çok durumu alkışladığımız da oldu, en sert şekilde eleştirdiğimiz de… Ama asıl amacımız 28 Mayıs yenilgisinden sadece iki hafta sonra kaleme aldığımız “Çare Önseçim” makalesi gibi teorisyenlik düzeyinde saptamalar yapmaktı.

*

Kısacası, Başyazı’da ele aldığımız iki Candan Yüceer yazısında gelmekte olanı haber vermeye çalıştık. Bu yazılar her ne kadar kalemin gücü sonuna dek kullanılsa da son derece objektif yazılardı. Meraklısı tarafından ne kadar okundu bilemiyoruz ama tarihin o durdurulamaz akışını tahlil etmek ve gelecekten haber vermek konusundaki iddiamızı koruyoruz.

*

Elbette eleştirdiğimiz de çok yan oldu. Lakin emektar bey arı olan Kılıçdaroğlu’na da sonuna dek sahip çıktık. Ama onun icazeti ile hareket ettiğini iddia eden, belediyelerde ve alt kuruluşlarında liyakati değil de insan kayırmacılığı ile ün yapmış; belediyelerle sürdürdüğü ticari ilişkilerde fiyasko üstüne fiyasko yapan yozlaşmış tüccarların ipliğini pazara çıkarmaktan da geri durmadık. Bütün bu eleştirilerin hepsi CHP’nin ve arı gibi çalışan Kılıçdaroğlu’nun iyiliği içindi… Ancak derdimizi dinletemedik. En nihayetinde Kılıçdaroğlu’nun kurultay salonuna yukarıda bahsi geçen tiplerle, haydi onu da geçtik Emir Sarıgül gibi tuhaf bir figürle girmesini hiç kimse engelleyemedi. Ve koloni miadı dolmuş bey arıyı -Kılıçdaroğlu’nun veda konuşmasındaki tabiriyle- “sırtından hançerleyerek” kovandan çıkarmak zorunda kaldı.

Ölümsüz olmak isteyen eser bırakır

İnsanlık kendi tarihi boyunca amansız mücadeleler içinde oldu. Boyun eğdi, boyun eğdirdi. Onulmaz savaşlarda nice trajediler yaşandı. Ancak insan tek şeye karşı başkaldırmaması gerektiğini belki de halen öğrenemedi: “Doğa!” Maalesef bir insanın yetmiş yaşından sonra sağlıklı bir biçimde yaşamasının zorluğunu ve gerçeğini kabul etmek istemiyoruz. Ve maalesef bencil hislerle hareket ederek kendimizi hiç ölmeyecekmişiz gibi konumlandırıyoruz.

*

Aslında bu hataya en güzel yanıtı CHP’nin kurucusu vermiştir: “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyet’i ilelebet payidar kalacaktır.” Normal şartlarda bir insanın seksen yaşından fazla yaşaması bile büyük şanstır. Kıssadan hisse, insan bey arı konumunda olunca kendini 150 sene yaşayacakmış gibi görmemeli…

*

Arıya geri dönecek olursak, arının baldan daha değerli ürünlerinin de olduğunu yazının başında hatırlatmıştık. Peki, hava ve su ile temas etmeyen balın binlerce yıl bozulmadan saklanabileceğini biliyor muydunuz? Özetin özeti, ilelebet payidar kalmak istiyorsanız bal yapmanız yeterlidir.

Yepyeni bir hayat başlıyor

Özgür Özel siyaseti sulandırmadan yapan, politika sahnesinde grup toplantısı haricinde çok daha değerli aparatlar olduğunu bilecek bir siyasetçidir. Ne demek istediğimizi baharla birlikte kovandan fışkıran işçi arıları görünce daha iyi anlayacaksınız. Ve arının sadece bal yapmadığını, arı sütünün ne kadar kıymetli olduğunu, propolisin kansere karşı ilaç olarak kullanıldığını, arı zehrinin en önemli ecza değeri olabileceğini de çok iyi bir eczacıdan öğreneceksiniz.

*

Çok önemli bir gerçek var. Parmağını yalamak için bal tutanların, yani Kemal Bey gibi namuslu ve çalışkan birinin etrafını sarıca arı gibi saran tuhaf tiplerin devri sona erdi. Devri daim olsun. Allah taksiratlarını affetsin.

Arıya hizmet etmek için kolları sıvayanların devri başlıyor. Zahmetli de olsa yeni bir hayatı kuracakların yolu açık olsun. Umudumuz odur ki bahsi geçen değişimin adı “devrim” olsun!