Altılı Masa’nın adayı Gramsci olmalıdır
Trakya Politik Çorlu ve Kırklareli’nde 500’den fazla kişiye uzattığı mikrofonla yurttaşın eğilimini ölçmeye devam ediyor. Tıpkı Çorlu’da olduğu gibi Kırklareli’nde de kararsızların ve oy kullanmayacağını belirtenlerin oranı bariz biçimde bütün siyasal partilerin oranından çok daha fazla. Partilerin durumunu genel olarak Çorlu’ya dair yazıda etraflıca ele almıştık, bu yazıda CHP’yi ele alacağız.
*
Sokak röportajlarından edindiğimiz izlenime göre partilerin oy oranları Trakya’da bir önceki genel seçimle çok büyük farklılıklar göstermeyecek gibi duruyor. Bu bağlamda Trakya’yı kalesi olarak gören Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu coğrafyada beklenen atılımı yapamadığını gözlemliyoruz.
*
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 20 yıldır konsolide ettiği kent yoksullarına ulaşamama gerçeği muhalefetin en somut gerçeği olarak ortada duruyor. Sahadaki temaslarımız esnasında CHP’nin birlikte yükselmeyi hedeflediği Altılı Masa’nın İYİ Parti dışındaki dört partisinden birine bile oy verecek tek bir kişiye rastlayamadık. Dolayısıyla Altılı Masa’nın iktidar partisinin oy deposu olan kent yoksullarıyla yolunu nasıl kesiştireceği de merak konusu…
Solunu yitiren varoş…
Siyasal İslam’ın gücünü aldığı iktidarı tanımlama hususunda bugüne kadar birçok bilim insanı, araştırmacı ve gazeteci görüşlerini kapsamlı biçimde ortaya koydu. Buna göre, özellikle 12 Eylül sonrası etkisi varoşlarda kırılmış sol seçeneğin kapladığı büyük bir alanın boşta kalmış olması ve bu alanı Siyasal İslam’ın doldurduğu elimizdeki en önemli tespit ve en somut olgudur.
*
Yirmi yıldan beri her seçim döneminde altı çizilen bu somut olguyla bugün her zamankinden yakıcı biçimde karşı karşıyayız. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranın AKP iktidarını sürekli teğet geçmesinin ana nedeni varoşlara inerek orada başka bir ekonomik vaat sunamayan siyasetsizlik zeminiyle alakalıdır. Bunun doğal bir sonucu olarak ekonomik beklenti açısından toplumun en alt kesimindekiler bu cendereden çıkış için organik olarak kendileriyle iletişime geçme basireti gösteren iktidar partisini tek alternatif olarak görebiliyorlar.
*
Derdine derman olsa da, olmasa da kapısına uğrayan, televizyonundaki kanal listesinin en başlarında duran, mahallesinde o siyasal angajmandan başka seçenek görmemiş geniş halk yığınlarının öncelikli tercihi bu sefer değişmeyecek gibi duruyor. Kısacası solunu yitiren varoş, solunu yitiren solu bekliyor.
Solunu yitiren sol!
CHP Tekirdağ Milletvekili ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması’nda yaptığı konuşmanın en başında Antonio Gramsci’ye atıfta bulunarak “Eskinin öldüğü ama yeninin henüz doğmadığı, bu arada çok farklı hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı bir ara dönem”de olduğumuzu ifade etmişti. Öztrak’ın dünya sol hareketine ilham vermiş Gramsci’den alıntı yapması bile yukarıda bahsi geçen sorunların çözümüne aslında ne kadar yakın olunabileceğinin işaretidir.
*
Gramsci toplumu, düzeni ve alternatiflerini ele alırken en çok hegemonya kavramını irdeler. Düzen tarafından kitlelere tepeden dayatılan hegemonik kültürün, toplum tarafından oluşturulabilecek bir dip dalga ile tersten de gerçekleşebileceğini savunur.
*
Siyasal hayatı boyunca rehber edindiği Marksizmin altyapı-üstyapı tartışmasını tıpkı bir kum saati gibi tersine çevirerek ezilen sınıfların hegemonya kurmasını ve bu kendi yarattıkları kültürü genişletmesini öngören Gramsci’nin örgütlenme modeli kuşkusuz teoride kalmadı. Özellikle 20. yy’ın ikinci yarısında iktidar veya iktidar seçeneği olan dünya solunun en kullanışlı aparatıydı. Bu aparat, zamanını bekleyen keskin bir kılıç gibi solun hazine sandığında durmaya devam ediyor.
*
Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara taşıyabilecek potansiyeli ortaya çıkarmak yeninin doğumunu Altılı Masa’nın ortasında beklemekten ziyade, solun kaybetmiş olduğu tüm mevzilere, yani başta varoşlar olmak üzere tüm kent yoksullarına yüzünü dönmesiyle -bundan da çok buralarda kuracağı örgütlü yapılarla- mümkündür.
*
Pekâlâ, on yılların sorunu olan bu meselenin ülkenin dönüm noktasında ve birkaç ayda çözülmesi mümkün müdür? Mümkündür.
*
Bir buçuk milyona yakın kayıtlı üyesi ve bunun birkaç katı sempatizanı bulunan bir siyasal parti zaten bahsi geçen atılımı onlarca yılda değil bir gecede yapabilme basiretine sahip olmalıdır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki CHP de bunu zaten bir gecede gerçekleştirecektir. Seçimden önce… Veya seçimden sonra…
*
Milyonlarca kişinin beklentisi ezilen sınıflara ulaşılabilecek bu basiretin tarihi seçimden önce gerçekleştirilerek seçimden iktidarla çıkılması yönündedir. Zira bu seçimde iktidarı almayan CHP’nin sonraki seçimde Cumhurbaşkanı adayının Antonio Gramsci olacağı kuvvetle muhtemeldir.