Arkadaşlar bize bakıyor!

“Gezi Direnişi” davasında karar çıktı. Mahkeme, Gezi Direnişi’ne herhangi bir şekilde katılan yaklaşık on milyon kişiden yalnızca biri olan ve eylemler esnasında da esasen (herkes gibi) sadece bir katılımcı olan Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Eğer idam cezası kaldırılmamış olsaydı, bu ceza idam olarak kayıtlara geçecekti.

★

Peki, bu kararı veren hâkim kim? Dilerseniz Kavala’nın avukatının mahkemede yaptığı konuşmadan öğrenelim. Davada Osman Kavala’nın avukatlarından Evren İşler, mahkeme heyetinin üyelerinden Murat Bircan’la ilgili çarpıcı bilgiyi dile getirdi. İşler “Adil yargılanmanın görüntüde de topluma yansıtılması gerekir. Bir yurttaşın burada adil bir yargılama yapıldığını hissetmesi gerekir. Mahkeme heyetini oluşturan üyelerin ismini Google’a yazdığımızda üye hâkim Murat Bircan’ın Bafra Belediyesi Hukuk İşleri Müdürlüğü’nde çalışırken istifa edip hâkim olduğunuzu görüyoruz. Murat Bircan aynı zamanda AKP’den milletvekili aday adayı da olmuş. Bu dosyada Erdoğan ilk mağdur. Talimat vermeye gerek var mı? Üye hâkim onu seviyor zaten” dedi.

Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar da Bircan’la ilgili olarak “Mahkemenin bir karar vermesi lazım, bu karar davadan çekilme şeklinde veya üye hâkimin çekilmesi şeklinde olabilir. Biz sizi reddediyoruz” dedi. Ancak mahkeme heyeti, üye hâkim Murat Bircan’ın davadan çekilmesi talebinin “davayı uzatmaya yönelik bir talep olduğuna” karar vererek talebi reddetti.

★

Böyle bir adalet dağıtımı olabilir mi? Daha birkaç yıl öncesine kadar bu davada taraf olan siyasal bir pratiğin militanı olan birisi, bu davada hâkimlik yapabilir mi? Her şeyi geçin, böyle birisi yargı dağıtıcı olabilir mi? Olur. Böyle bir adalet mekanizması iki düzen içerisinde olabilir. Birincisi hukukun göstermelik bile olmadığı kabile devletlerinde, ikincisi faşist diktatörlük rejimlerinde… Bugünden bakınca, insan 40 yıl önceki 12 Eylül’ün darbe rejimindeki mahkemelere rahmet okuyor…

★

Tam bunların olduğu dakikalarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan kameraların karşısına geçip şunları (belki de ellinci defa) söyledi: “Darbe anayasasından kurtulacağız.”

★

Yanlış saat bile günde iki kere doğruyu gösterirmiş. Bunca hukuksuzluğun, bunca zalimliğin, bunca zorbalığın yaşandığı bir durumda sadece darbe anayasasından değil, pek çok şeyden kurtulmak gerekiyor. Derhal kurtulmamız gerekenlerin başında ve en tepesinde ne var?

★

Bu sorunun yanıtını en iyi sorunun muhatabı biliyor. Bu yüzden, o gün yaklaştıkça korku dağları sarıyor. Lakin korkunun ecele faydası yok. Şunu da hatırlatmakta yarar var. O dava ahire kalmayacak, bu dünyada görülecek zaten. Ancak dini bütün insanların bunca yağma, haksızlık ve zulüm suçuyla ahirette ne konuşacağı da gerçekten çok büyük merak konusu…

★

Gezi’de katledilerek aramızdan koparılan çocuklar mesela… İki cihanda da verilemeyecek hesapları yok. Halkın parasını çalmadılar. Devleti soymadılar. Uyuşturucu kaçakçılığı yapmadılar. Silah ticareti yapmadılar. Çaldıkları paraları yurt dışına kaçırmadılar. Tertemiz, onurlu ve mutlu bir gelecek istediler. İstekleri, başımız üstüne. O güzel gelecekte buluşmak üzere…

★

Arkadaşlar bize bakıyor!