Son tohum
Çiftçinin gördüğü ve içi yanarak izlediği ama ‘Sayın Bakanımızın’ hiç bakmadığı TARIM!
Tarımda girdiler %300-400 artmış durumda ve buna dur diyebilecek ne bir iktidar ne de bir bakan var. Çiftçi kaderine terk edilmiş durumda. Yandaş iş insanlarına ve beşli çeteye tanınan hiçbir ayrıcalık, ülkesi için üreten çiftçiye tanınmadı. Aksine bankalar yoksul çiftçisine hacizler yollayarak garajından traktörünü, ahırından hayvanını alarak çiftçisini üretemez duruma getirdi.
Gübre ve mazota yapılan zamlar sonucu çiftçilerimiz tarlasını ekemez duruma geldi. Binlerce yıldır tarım yapılan bu bereketli topraklarda tarlalar tohum ile buluşamıyor, meralarda hayvanlar otlayamıyor. Bu zamanlar buğdayın, arpanın, yulafın ekim zamanıdır. Çiftçilerimiz tarlalarını gübresiz ekiyor, anaç tohum alamayıp geçen seneden kendine ayırdığı tohumluk buğdayı kullanıyor. Bunların sonucunda önümüzdeki hasat döneminde verimler düşecek geçimini zar zor sağlayan çiftçimiz bir daha üretemez duruma gelecek. Şu anda bile ürettiğimiz buğday ülkenin karnını doyurmaya yetmiyor. İlk defa ürettiğimizden fazla buğdayı ithal ettik. Dünyada en yüksek nüfusa sahip Çin Halk Cumhuriyeti’ni bile geçerek en fazla buğday ithal eden ülke olduk. Derhal bu kötü gidişata dur denmeli.
Mustafa Kemal Atatürk’ün adeta bugünler için söylemiş olduğu şu sözü hatırlatmak isterim. ‘Üretmeyen toplumlar yok olmaya mahkumdur’ Bir an önce, ezilen hor görülen Türk çiftçisini tekrar milletin efendisi yapmalıyız. Mevcut iktidarın izlediği kötü politikalar neticesinde önümüzdeki yıllarda üretim daha da düşecek, çiftçi üretmekten vazgeçecek gıda fiyatları katlanarak artacak ve bir ekmeği almak bile zorlaşacak. Bu çöküşü durdurmak için hepimize biçilmiş bir rol var. Vatan topraklarına karşı sorumluluğumuzu yerine getirerek, tarım ile başlayan bir kalkınmanın kıvılcımları olmalıyız.