Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu

Abluka Altında | Sol nerede? – 2

15 Ağustos 2023 11:17 | Son Güncellenme: 15 Ağustos 2023 11:35
246

Başlığı okuyanların “Hem de on yıllardır…” diyeceğini tahmin etmek pek de zor değil. Öyle ki öncelikli talebi ülkenin tam bağımsızlığı olan sol, abluka altına alınmayacaktı da ne abluka altına alınacaktı ki zaten…
*
Ablukanın yoğun olduğu zamanlarda ifade özgürlüğü gibi en temel insan hakları taleplerinin bile şiddetle bastırıldığı ülkemiz coğrafyasında, solun sergilediği deneyimler özellikle birleşik mücadelenin sağlanabildiği süreçlerde başarılı olmuştur. “Sol nerede?” başlıklı yazı dizisinin üçüncü bölümünde değineceğimiz gericiliğe ve faşizme karşı birleşik mücadelenin yakıcı ihtiyacına girizgâh niteliğinde olan bu yazıda günümüzdeki tuhaf ablukayı masaya yatıracağız. Bu ablukayı kıracak birleşik mücadeleye ise bir sonraki yazıda değineceğiz.
*
Günümüzde iktidarın tepesinde oturanların propaganda aygıtları, tetikçileri ve hukuk aparatları insan aklıyla alay eden bir noktaya vardı. Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın esasen ironi içeren bir konuşması gerekçe gösterilerek cezaevine atılması ve Tele 1’in bir hafta boyunca ekranının karartılması buna en iyi örnek olsa gerek. Gazeteci Barış Pehlivan’ın onca hükümlü ruh hastası, katil, tecavüzcü salıverilirken uyduruk ve keyfi bir yorumla bugün cezaevine tıkılacak olması da cabası… Hukuk normlarıyla alakası bile olmayan bu gibi uygulamalara bu ülke zaten alışıktı. Tetikçiler de basın, hukuk ve kolluk ayağında kuşkusuz her daim vardı. Ancak bu dönemde yaşananlar Ergenekon, Bayloz, KCK, Hopa, Odatv vb. “FETÖ davaları”ndaki şaklabanlıklara bile parmak ısırtacak hale geldi.

Silikonlu gazetecilik, estetik tetikçilik

Buket Aydın denen kişiyi 2019 seçimleri öncesinde Kılıçdaroğlu’nun “İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i, Adana’yı, Mersin’i (…) alacağız” sözleri karşısında attığı kahkaha ile anımsıyoruz. AKP iktidarının özellikle ikinci on yılında hayatımıza birçok silikonlu-estetik gazeteci sokuşturuldu. En son numara ise Bahar Feyzan isimli kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bu kişi, 14 Mayıs seçimlerinin hemen ardından CHP Genel Merkezi’nde gazetecilere baskı uygulandığını ve bunun sorumlusunun Tuncay Özkan olduğunu iddia ederek gündeme geldi. Birkaç gün önce de seçimlerde TİP’in CHP’den 30 milyon lira aldığını dillendiren bu kişi “kaynağım çok sağlam” diyerek bunu çarşaf çarşaf yaydı. Hangi kaynakmış bu? Çok sağlam bir kaynak… Elbette gazeteci kaynağını açıklamak zorunda değildir, ancak “At yalanı…” şeklinde yapılan bu haberler de gazetecilik değildir. Bunu her şeyden önce bir kenara yazmamız gerekiyor.
*
Cinsiyetçi bir söylem olarak algılanmasın. Bu organizmaların erkek halleri de mevcut. Hatta iktidar cenahında içinden geçtiğimiz süreçte düzenli bir propagandanın gereği olarak LGBTİ düşmanlığı yapılmasa, sola vurmak için televizyon ekranlarında kendini öne atacak cinsel kimliği çok daha farklı kişiler de görebilirdik. Büyük ihtimalle yedekte bekletiliyorlar. Bu estetik ve elastiki elemanlara gün geçmiyor ki bir yenisi daha eklenmesin… Günden güne Adnan Oktar’ın kediciklerini daha çok andıran bu kişiler hayatımıza bilinçli olarak bir “obje” şeklinde sokuluyor. Bu halleriyle daha dikkat çekici oldukları düşünülüyor olsa gerek. Öyle ki bu akım kendi sektörlerinde de adeta bir moda haline geldi.

Bu objelerin görevi nedir?

Hedef gösterilen kişiye önce bunlar vuruyor, ardından AKP’nin maaşlı trolleri… Yetmiyor, itibar suikastı yapılıyor. Bu kişilerin silikonlarının, itibar suikastı yapmaya çalıştıkları kişilerin tırnağı bile olamayacağını hatırlatmaya gerek olmadığı kanısındayız. Ancak bu noktada bir gerçeğimiz var. Bu rezil saldırılar sadece o gün için saldırıya uğrayanları değil, hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü muktedir hedef gösterdiği anda silikon sizin de üstünüze yapışabilir. Ve çıkarması can sıkıcı ve uzun sürebilir.

Çare birleşik cephe

Türkiye’de solcular tüm halkın bolluk, bereket ve mutluluk içinde yaşaması için çok bedeller ödedi. Bu ülkede devrimciler işkence tezgâhlarından geçirildi, bir sevgili eli dahi tutmadan darağaçlarında sallandırıldı. Uzun süreden beri herkesin vergileriyle oluşan hazineyi yemekle meşgul olanların bu silikonlu saldırısı ülkede buna karşı direnenlerle dalga geçmek değilse nedir? Pekâlâ, buna izin mi vereceğiz?
*
Öte yanda birbirini yemekten geri durmayan Türkiye solunun titreyip kendine gelmesi gerekmiyor mu? Dimitrov’un Faşizme Karşı Birleşik Cephe’sini raftan indirmenin zamanıdır. Emin olun ki gayrısı, hepimizin üstüne yapışacak o leş gibi silikonlardan başka bir şey olmayacak. Bu yüzden sonraki yazıda solda kurulacak bir dayanışma cephesinin ipuçları yer alacak.
*
Bu yazı, bu ülkedeki solcuların, devrimcilerin, yurtseverlerin üzerindeki psikolojik işkencenin boyutunu hatırlatmak için yazıldı.
Bize düşen, insanlık onurunu aşağılamak için solculara giydirilmek istenen bu deli gömleğini yırtıp atmak olacak.
Eğer günün birinde birleşirsek, sol gerçekten kocaman bir umut olacak.
Ve o gün, bu abluka dağıtılacak.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Trakya Haber